Merkez Bankamızın Türk Lirası faiz oranlarını yükseltmesi ve karmaşıklaşmış olan faiz oranı sistemini ortadan kaldırması, Türk Lirası’nın iç ve dış değerinin bir dengeye oturmasını sağladı.
Türk Lirası’nın temel para birimleri karşısında değer kaybetmesi de, akut hale gelmiş bulunan cari işlemler açığı ve dış ticaret açığını, gittikçe “kontrol edilebilir” seviyelere çekiyor. Bu iki gelişme yaşanırken, seçimlere rağmen bütçe dengesinin beklenin altında bozulmasının da yardımıyla, Türk Lirası yeni dengesine kavuşmuş oluyor. Kısacası, ekonomik belirsizliklerin azalması ile; Türkiye, yabancılar için yeniden yatırım yapılabilir bir ülke konumuna geldi. Tek sıkıntımızın, siyasi istikrarsızlık olacağı anlaşılıyor.
Bu ekonomik düzelmeye rağmen ülkemize henüz yabancı yatırımcı akımının başlamamış olmasının temel sebebi, ABD’deki ekonomik düzelme olarak gösterilebilir. ABD ekonomisinin süratle düzelmesi ve önümüzdeki 10 yıl boyunca ortalama yüzde 2.6 - 2.8 büyüme sağlayacağının anlaşılması, tüm yatırımcıların ABD hisse senedi alımına yönelmelerine neden oldu. Bu ülkede, borsa endeksleri rekor üstüne rekor kırıyor. ABD ekonomisinin büyüme trendi doğru çıkarsa, bu ülkedeki işsizlik sıkıntısı da ortadan kalkmış olacak.
ABD ekonomisindeki bu büyüme eğiliminin sürükleyici faktörü, ABD enerji şirketlerinin ucuz petrol ve gaz üretimi sağlayıcı teknikler geliştirmesi oldu. Üstelik artık, ucuza elde edilen enerji kaynakları bol biçimde üretilebiliyor. ABD doğalgaz üretiminde yıllık yüzde 5 artıştan, yüzde 39 artışa ulaştı ve bu konuda, Rusya’yı geçerek, dünyanın bir numaralı doğalgaz üreticisi ülke oldu. Petrolde ise, son 5 yılda, yüzde 50 üretim artışı sağlandı. Halen, Suudi Arabistan’dan sonra ikinci petrol üreticisi haline gelen ABD, bir kaç yıl içinde “dünyada en çok petrol üreten ülke” konumuna yükselecek.
Yatırım hangi ülkere?
Yabancı yatırımcıların yatırımlarını artıracakları veya yeni yatırım yapacakları ülkeler arasında; Türkiye, Rusya, Nijerya, Kenya ve Birleşik Arap Emirlikleri gösteriliyor. Arjantin ve Brezilya’da ekonomik sorunların halen çözülememiş olması, Ortadoğu’daki savaş hali ve Doğu Avrupa’daki politik ve ekonomik istikrarsızlık; yabancı yatırımcıları bu bölgelerdeki ülkelere gitmekten vazgeçiriyor.
Bu durumda, politik sıkıntılarını çözmüş bir Türkiye, yabancı yatırımcıların ilk fırsatta yatırım kararı alacakları ülkelerden biri olacak. Öte yandan, cari açığın yeniden bir problem olarak ortaya çıkmaması ve yabancı yatırımcıları özendirici bir faktör olması bakımından, diğer bazı merkez bankalarının yaptığı gibi, Merkez Bankamızın da bir “Cari Açık/GSMH Hedefi” belirlemesi faydalı olacak.