Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, uzun süredir bir türlü başarılamayan, iktidar partisi ile işadamları arasındaki kutuplaşmayı bertaraf edecek yolu açtı. Aradaki diyalog eksikliği, TÜSİAD’ın Cumhurbaşkanı’nı ziyareti ve ardından Cumhurbaşkanı’nın TÜSİAD’da konuşmacı olması sonrasında, önemli ölçüde giderilmiş oldu. Bundan sonra, her iki tarafın da söylemlerine dikkat etmesi gerekiyor.
Yanlış anlaşılmaların giderilmesi ve görüşlerin karşılıklı olarak aktarılması; bundan sonra, daha sık bir araya gelinmesi sayesinde olacak. Kalıcı uzlaşma, TÜSİAD’ın iktidar partisinin söylemlerini art niyetsiz olarak değerlendirmesine; iktidar partisinin de kapitalizmin uluslararası kurallarına uygun söylem ve davranışlarda bulunmasına bağlı.

Sisteme zarar verir
Mali kuruluşlar hakkında doğru veya yanlış görüş bildirilmesi; bir mali kuruluşun itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek haber yapılması; Bankacılık Kanunu’muza göre yasak. Kanuna göre, bir banka veya mali kuruluş, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilmedikçe; ya da o kuruluşa TMSF tarafından el konulmadıkça; işlevini yerine getiriyor demektir ve bu konuda görüş bildirilmesi yasaktır.
Bir mali sistem içinde bir bankanın batırılması ya da ona el konulması, mali sistemin tümüne olan güveni azaltır; diğer mali kuruluşları da zan altına sokar ve ülkemizin borçlanma maliyetini artırır. Bir banka veya mali kuruluş zor durumdaysa, önce bu bankanın kurtarılmasına çalışılır. Kurtarılma gerçekleşemez ise; zor durumdaki kuruluş, ya TMSF tarafından devralınır ya da iflas ettirilir.
TMSF bir mali kuruluşu devralırsa, tüm borç ve yükümlülüklerden sorumlu olacaktır. Bu durumda, mali kuruluş satılacak veya bir başka mali kuruluşla birleştirilecek duruma getirilir; eski yöneticileri sorgulanır. Mali kuruluş iflas ettirilirse, iflas masası kurulur.

Sıfırcı hocalar...
“Sıfırcı hocalar” olarak bilinen “rating” (dereceleme) kuruluşları, bundan önce de ülkemiz için, haksız notlar verdiler; bize göre, gerçeği tam yansıtmayan değerlendirmelerde bulundular. Bu kuruluşlar, ABD’nin bile notunu düşürmeye kalkıştılar. Çünkü, bağımsız ve tarafsız davrandıklarını göstermek durumundalar.
Bize not vermeleri için bu kuruluşlara para ödüyoruz. Bu para iyi not almak karşılığında ödenmiyor ya da daha çok para verene, daha iyi not verilmiyor. Biz para ödemeyi kessek bile, “sıfırcı hocalar” not vermeye devam edeceklerdir. Çünkü, bu kuruluşlar bizim için değil, bize yatırım yapacak yabancı kuruluşlara yol göstermek için not verirler. Onlardan bilgi gizlemeye kalkarsak ya da bilgi kirliliği yaratırsak, durum iyice aleyhimize olur.
Aslında, “sıfırcı hocalar”a ödenecek olan paranın, kendisine not verilen ülke veya şirket tarafından değil; bu hizmetten faydalananlar tarafından ödenmesi gerekir.
Öte yandan, “sıfırcı hocalar”la sık sık temas edilerek; bize ait bilgilerin güncellenmesi ve durumun daha da iyileştirilmesinin savunulması şarttır. Yapılacak olan, dereceleme kuruluşlarını haksızlıkla suçlamak değil; onlara, kendimizi daha iyi anlatabilmektir.