Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’nin dünya ve Türkiye ekonomileri ile finansal piyasaları değerlendiren raporu yayınlandı. Rapor, ekonomi ve piyasaları genel ve kuşbakışı biçimde değerlendiriyor. Rapordaki değerlendirmelerin önemli sonuçları şöyle:
Bizimde içinde bulunduğumuz gelişen ekonomilerin dünya toplam Gayri Safi Milli Hasılası içindeki payı yüzde 31’den yüzde 39’a yükseldi. (Bu sıralamada ABD tek başına yüzde 36’lık pay almaya devam ediyor.)
ABD Merkez Bankası’nın (FED) tahvil alım programında azaltıma başlayacağını duyurması finansal piyasalarda likidite endişesi yarattı ise de bu endişe kalkmış görünüyor. (Endişenin kalkmasıyla yabancıların gelişen ülke tahvil ve borsalarına olan talebi de arttı. Talebin bu yılsonuna kadar devam edeceği anlaşılıyor.)
Türkiye ekonomisi geçen yıl küresel ve iç belirsizlik unsurlarına karşın yüzde 4 büyüdü. (Büyümenin bu yıl da yüzde 4’e yaklaşacağı anlaşılıyor.)
Alınan tedbirler sonrası, geçen yıl ithalat talebimiz azalırken, ihracatımızın artış göstermesi; cari dış açıkta düşüşlere neden oldu.
FED politikalarındaki belirsizlik nedeniyle, 2013 yılı ortalarından itibaren, gelişen ülkelerin çoğunun para birimleri ABD Doları karşısında değer kaybetti. (Ancak, son iki ayda gelişen ülke para birimleri yeniden değer kazanmaya başladı. Bu kazanımın bir süre daha devam edeceği anlaşılıyor. Birçok ekonomist euro/dolar paritesinin 1.25’e kadar gerileyebileceği düşüncesinde.)
Kur ve faiz cephesindeki yüksek oynaklık, ülkemizde sadece fiyat istikrarı değil finansal istikrar üzerinde de bozulma yarattı. (Merkez Bankamız aşırı bir tedirginlik göstererek faizleri gereksiz oranda yükseltti; şimdi düşürmeye çalışıyor.)
2013 yılında, kamu bütçemizdeki olumlu gelişmeler, borçlanma ihtiyacını azalttı ve borç stoku göstergelerinde iyileşmeler sağlandı. Faiz dışı fazlanın milli gelire oranı yüzde 7 puan artışla, yüzde 2’ye yükseldi. Bütçe açığının milli gelire oranı ise 2012 yılına göre yüzde 0.9 puan düşerek, yüzde 1.2’ye indi.
Borsalar...
Dünya Borsalar Birliği üyesi borsalardaki şirketlerin toplam değeri 2013 yılına göre yüzde 18 artarak 65 trilyon dolara çıktı. Bunun 24 trilyon doları ABD borsalarında işlem gören şirketlere ait. Borsa İstanbul’un toplam içindeki payı, 196 milyar dolarla ancak yüzde 0.3 olabiliyor.
Dünyadaki hisse senetleri alım satımının yarısı ABD borsalarında yapılıyor. (Finans merkezi olmaya hazırlanan İstanbul Borsası’nın işlem hacmi payı sadece yüzde 0.5.)
Borsa İstanbul, yüzde 1.191 devir hızıyla, bu konuda dünyada 3. sıradaki borsa. Borsa İstanbul yatırımcıların, portföylerini daha kısa vadeli ve (spekülatif biçimde) değerlendirdiği anlaşılıyor.
Dünyadaki toplam yatırım fonlarının yarısı ABD’de bulunuyor. 2013 yılında, Türkiye’deki yatırım fonlarının portföy büyüklüğü yüzde 8 azalarak 15 milyar dolara indi. Öte yandan, dünya genelinde toplam fon portföyündeki hisse senedi payı yüzde 43 iken bu oran Türkiye’de ancak yüzde 4 olabiliyor.
Daha gidecek çok yolumuz var.