Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın “Boston Consulting”e hazırlattığı raporda, ilaç endüstrimizin girdiği darboğazdan nasıl çıkacağı anlatılıyor. Rapor incelendiğinde ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor:
* Son 10 yılda, ortalama yaşam süremiz 1.9 yıl arttı. Ama, hâlâ bir Japon’dan ortalama 9 yıl daha az yaşıyoruz. Bizim yaşam süremiz artarken, diğer gelişmiş ülkelerde de bu süre yüzde 1-1.5 artmış bulunuyor. Yani, ara yavaş yavaş da olsa kapanıyor.
* 2002-2009 yılları arasında, 1000 kişiye düşen yatak sayısı 2.46’dan 2.71’e; doktor sayısı da 1.44’den 1.65’e yükseldi.
* Toplumdaki ortalama aşılanma oranı, 2000 yılında yüzde 79 iken, 2009’da yüzde 96’ya çıktı.

Dışa bağımlılık artıyor
Yukarıdaki başarı grafiği, gittikçe artan ithalat ve dışa bağımlılık sayesinde gerçekleşebildi:
* Piyasadaki ithal ilaç oranı(değer olarak), 2002’de yüzde 34’ken, 2010’da yüzde 52’ye çıktı. Diğer bir deyişle, yerli ilaç kullanım oranı bu yıllar arasında, yüzde 66’dan yüzde 48’e geriledi.
* Yerli ilaç üretiminde düşük kapasite var; yeni yatırım yok denecek kadar az. Mevcut kapasitenin ortalama sadece yüzde 62’si kullanılabiliyor. Kapasite kullanımı düşük olunca, yerli üreticiler yüksek birim maliyetleri ile karşılaşıyor. Yerli şirketlerin kapasite kullanımları arasındaki farklılık da artıyor. Sonuçta, kapasite kullanım oranları yüzde 16’ya gerilemiş bulunan en az 16 şirketin iflasla karşı karşıya olduğu anlaşılıyor.
* Dış ticaret açığımızın yüzde 10’u ilaç endüstrisi kaynaklı. Teorik olarak, ilaç endüstrisi ithalatımız olmasa ‘cari dış açık’ sorunumuz da olmazdı.
* İlaç hammadde ve ara maddelerinde ciddi oranda dışa bağımlılık var. Yani, yerli üretimin büyük bölümü bir çeşit ‘montaj sanayi’ durumunda.
* 2002-2010 yılları arasında, yerli ilaç üretimi ithal ürünler karşısında hacim olarak yüzde 11, değer olarak yüzde 18 pay kaybetmiş bulunuyor. Oysa, Türkiye’deki 49 ilaç üretim tesisinin 36’sı yerli şirketlerin elinde.
* Yerli ilaç endüstrisi artık ayakları üzerinde duramayacak kadar güçsüz. Her yıl artan biçimde, Türk ilaç şirketleri yabancıların eline geçiyor.
* İlaç ihracatının toplam ihracatımızdaki payı, sadece yüzde 0.4 oranında. Bu konudaki dünya ortalaması bile, yüzde 3.4. Bu oran, İrlanda’da yüzde 24.6, Ürdün’de yüzde 8.2, Yunanistan’da yüzde 6.4, Bulgaristan’da yüzde 2.5. Kısacası, her konuda ihracatımız artarken, ilaç sanayimiz ihracat yapamıyor.
* Global ilaç ticaretinden aldığımız pay, sadece yüzde 0.1 oranında. Oysa, Avrupa’nın 6’ıncı, dünyanın 14’üncü büyük ilaç pazarıyız. Demek o ki, ilaç konusunda tam anlamıyla ‘sömürülen ülke’ konumundayız.
Ülkemizdeki ‘GSMH / Tasarruf’ oranı (-10), Endonezya’dan (+1), Hindistan’dan ( 2), Malezya’dan (+12), hatta zor durumda denilen İspanya (-4) ve İtalya’dan (-4) çok daha düşük. Hazır yiyoruz. Ama, hazıra dağ dayanır mı?