Büyüme, döviz kuru, faiz oranları ve enflasyon tahminlerinde ve gerçekleşmelerinde, günden güne değişen bir oynaklık görülüyor. Döviz kuru başta olmak üzere, her ekonomik veride ve beklentide, yüksek bir volatilite var. Bu durum, beklentilerin bozulmasına; yatırım kararlarından vazgeçilmesine neden oluyor. Halen, yabancı doğrudan yatırımlar, özelleştirme yatırımları, yabancıların borsamızdaki işlemleri ve iç yatırımlar, neredeyse durma noktasına geldi. Herkes, bulunduğu durumu korumaya çalışıyor ama yatırım yapmıyor. Öte yandan, yurtdışına ciddi anlamda sermaye kaçıyor.
İçinde bulunduğumuz ekonomik süreçteki belirsizlikler, aşağıdaki noktalarda kendini gösteriyor:
- Yapısal reformların yapılıp yapılamayacağı; yapılacaksa, neleri kapsayacağı konusundaki bir belirsizlik var. Eğitim, hukuk, medya özgürlüğü, enerji, bilim ve teknoloji konuları dahil, bir çok konuda 3 yıldır hiç bir tedbir getirilmedi.
- Seçim sonrası belirsizliği, yatırımcıları ürkütüyor. Seçime kadar alınacak popülist tedbirlerin ekonomiye nasıl yansıyacağı; seçimde nasıl bir hükümet modeli ile karşılaşacağımız ve Ak Parti içinden olsa bile, bakanların hemen hemen tamamının değişeceği bir hükümetin neler yapmaya soyunacağı bilinmiyor. Yine, neredeyse askıya alınmış bulunan Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinin, ne şekilde devam ettirileceği konusunda da tereddütler var.
- Kürt meselesinin çözüm sürecinin nasıl işleyeceği, tam olarak anlaşılabilmiş değil. Sırf barajı geçsin diye Kürt partisine oy verecek, bir kitle var. Yine, getirilmesi düşünülen Başkanlık Sistemi’nin hangi esaslar dahilinde gerçekleştirileceği bilinmiyor.
- Güney sınırımızda, Suriye ve Irak’ta hüküm süren iç savaş, Türk ekonomi ve siyasetini etkiliyor. ABD’nin, nisan ayında bölgeye müdahale etme olasılığı var. İran ve ABD arasında sürdürülmekte olan nükleer bomba yapımının önlenmesi ile ilgili görüşmelere, İsrail’in karşı çıkmış olması ve ABD Kongre ve Senatosu’nda Ortadoğu’da savaş taraftarı olan Cumhuriyetçilerin çoğunluk elde etmeleri, bu bölgedeki istikrar olasılığını, neredeyse, yok ediyor. Bunlara, Rusya’ya karşı uygulanmakta olan, batılı ülkelerin ambargosu; Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın borçlarını ödeyememesi olasılığı ve son Yemen müdahalesi de eklenebilir. Kısacası, dış politikadaki, çoğu bizden kaynaklanmayan belirsizlikler, ekonomimize darbe vuruyor.
Bu ortamda tahminler...
- ABD doları, tüm para birimleri karşısında, güçlü olmaya devam edecek.
- ABD ekonomisi, aşağı yönlü revizyonlara rağmen, karşılaştırmalı olarak güçlü kalmayı sürdürecek.
- Avrupa Merkez Bankası’nın piyasaya para sürmesi, AB’deki düşük faiz seviyesi ve yüksek cari işlemler fazlası, AB dışındaki yatırımları cazip kılacak.
- Euro likiditesinin artması ve bu bölgeden olması beklenen sermaye çıkışı, euro/dolar paritesini, dolar lehine değiştirecek.
- Dış yatırımlar, tasarruf oranları yüksek olan ülkelere kayacak. Bu anlamda, maalesef, Türkiye olumsuz ayrışıyor.