Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsa’da kol gezdiğini düşündüğü “faiz lobisi”ni ve provokatörleri bulmak üzere harekete geçti. Soruşturmaya dönüşecek olan araştırma, 20 Mayıs 2013 ile 19 Haziran 2013 arasında işlem yapan 10 aracı kurumu (Bankaların sahip oldukları dahil) kapsıyor. Hakkında inceleme yürütülen 10 en büyük aracı kurum, Borsa işlem hacminin % 93’ünü gerçekleştiriyor. Hangi kurumların ve/veya bu kurumlar içinde kimlerin “faiz lobisi”nin adamı olduğunun tespit edilebilmesi için, bu tarihler arasında çalışanların bölüm, ünvan ve T.C. Kimlik Numaraları istendi. Özellikle “faiz lobisi”ne dahil olabilecek yabancı yatırımcılar üzerinde duruluyor. Aracı kurumlara iletilen alım-satım emirleri ya yazılı ya internet üzerinden ya da telefonla iletiliyor. Telefonla iletilen emirlerin görüşme kayıtları banda alınıp, saklanıyor. Telefonla görüşmelerin kayıt bantları ve yazılı emirlerin ordinoları inceleniyor. İnternetle iletilen emirlere ait internet yazışmaları da inceleme kapsamı içinde.
Araştırmanın yapıldığı tarihler arasında, Borsa’da yabancı yatırımcıların payı % 66.32’den % 63.79’a indi; yabancılar Borsa’da hisse senedi satarak, kendi ülkelerine milyarlarca dolar para transferi yaptılar. SPK Başkanı Ertaş, yapılanın sıradan bir işlem olduğunu söylese de, yabancı basın olayı büyüttü. Kurumlarla birlikte kişilerin de mercek altına alınması, artık SPK’nın doğrudan hem ulusal hem uluslararası kurumsal yatırımcı ile banka ve aracı kurumlarda çalışan kişileri hedef alan cezalar da verebileceğini gösteriyor. Ertaş, işlemlerde manipülasyon ve bilgi suiistimali gibi işlemlerle karşılaşılabileceğini söyledi. Şüpheler gerçek çıkarsa, ilgili kişiler 2 ila 5 yıl hapis cezası alabilecek. SPK, yapılan işlemlerin % 2’sinde manipülasyon olabileceğini düşünüyor ama bu % 2’nin kaç milyar doları ifade ettiğini belirtmiyor. Kesin sonuçlar ortaya çıkınca, kamuoyu ile paylaşılacak.
Faiz lobisi yok
Hükümet, Gezi olaylarını “fazi lobisi”nin çıkardığını söylüyor. Anladığım kadarıyla, “fazi lobisi”ne dahil olanlar şu işlemleri yapıyorlar veya yapmaya çalışıyorlar:
- Türkiye’nin kredi notunu düşürüp, ülkemize daha yüksek faizlerle borç vermek istiyorlar.
- Ülkeyi gittikçe daha fazla borçlandırıp; Osmanlı Devleti’ne yapıldığı gibi borç batağının içine çekmek istiyorlar.
- Borsa’ya istedikleri zaman girip, istedikleri zaman çıkarak; Borsa hareketlerinden kâr elde etmek istiyorlar.
- İstedikleri zaman Borsa’yı manipüle ederek; döviz fiyatlarını yükselterek; yabancı yatırımları durdurarak veya dış borç bulma mekanizmasını kilitleyerek Hükümet’i düşürme oyunlarına girmek istiyorlar.
- İslam’da faizin günah olduğunu bildikleri için, bizim gibi bir İslam ülkesini giderek biraz daha faiz batağı içinde tutmak istiyorlar. Bu açıdan bakıldığında, tüm batı dünyasının ve kapitalist sistemi benimsemiş ülkelerin “faiz lobisi”ne dahil olabileceği anlaşılıyor.
- “Faiz lobisi”nin var olduğunu iddia eden bir ekonomist yazarımız, daha da ileri giderek LİBOR skandalı sırasında yapılan faiz manipülasyonunun da “faiz lobisi” tarafından gerçekleştirildiğini yazdı.
Oysa, bunların hiç biri doğru değil. Doğrular şöyle:
- Hiç kimse hiç bir ülkeye zorla borç vermiyor.
- IMF’den kurtulduk diye övünülüyor ama bu dönemde ülkemizin iç ve dış borçları katlanarak büyüdü. Ödenen faizler de oranları da, IMF’ye verdiklerimizin çok üzerinde.
- Yabancılar daha yüksek getiri ve faiz peşindeler. Bu doğru. Fakat, bu davranış biçimi eşyanın tabiatında var. Sen de, oyunun kuralını ve çıkarını korumayı öğreneceksin.
- Libor skandalı, “faiz lobisi”nin bir tezgahı değildi. Zaten, yukarıdaki anlamda bir “faiz lobisi” yok; çıkarları doğrultusunda birbirinden bağımsız davranış sergileyen kişi, kurum ve devletler var. Yani, bir araya gelerek ortak hareket sergileyenler yok.
- Her şey kapitalist düzenin gereklerine uygun biçimde yapılıyor.
Hükümet’in de, SPK’nın da yaptığı yanlış. Bu dönemde, yabancı ve yerli yatırımcıyı ürkütmemek gerekir. Bu konudaki araştırma ve soruşturma daha sonra her zaman yapılabilir ve varsa sorumlular cezalandırılabilir.