Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İkinci Dünya Savaşı, Amerikan şirketleri için bulunmaz bir fırsat yarattı. 1940’da toplam 6.4 milyar dolar kâr eden şirketlerin, 1944 kârı, 10.8 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde, savaş nedeniyle işçi ücretleri dondurulmuştu. Sadece 1944 yılında, 1 milyondan fazla işçi grev yaptıysa da; işçi ücretleri yükseltilmedi. Savaş halinin büyük şirketlere iyi kârlar bıraktığı anlaşılınca da, savaş geleneği sürdürüldü. Bu gelenek, hâlâ devam ediyor.

Gizli buluşmalar
1944 Ekim’inde, İngiliz Başbakanı Churchill ile Sovyetler Birliği Başkanı Stalin, Moskova’da gizli olarak buluştu ve bölgeyi paylaştılar. Bu buluşma, Amerikan Başkanı Roosevelt’ten habersiz yapılmıştı. Anlaşmaya göre Romanya’nın yüzde 90’ı, Macaristan ve Bulgaristan’ın yüzde 75’i, Yugoslavya’nın yüzde50’si Sovyetler’e bırakılıyor; Yunanistan’ın yüzde 90’nına İngilizler el koyuyordu. Singapur, Hindistan ve Ortadoğu ile Yakın Doğu’daki tüm eski İngiliz sömürgeleri ise, İngiltere’ye geri veriliyordu. Anlaşmada, Polonya’dan hiç bahsedilmemişti.
Bu buluşmadan hemen hemen iki ay sonra bu kez Roosevelt, Churchill’e haber vermeden, Stalin’le görüştü ve Çin’deki 2 milyon Japon askerinin buradan temizlenmesi karşılığında, Sovyetler’e toprak ve ekonomik yardım vermeyi kabul etti. Savaş sonrası kesin toprak bölüşümü ve barış, Şubat 1945’te yapılan Yalta Konferansı ile sağlandı. Roosevelt olmasa idi, konferans başarı ile sonuçlanamazdı.

Haberin Devamı

Atom bombasından habersiz
Dört kez Amerikan Başkanı seçilen Roosevelt’in ölümünden sonra yerine, Yardımcısı Truman geçti. Roosevelt’den sonra, Amerika’da “iki dönemden fazla Başkanlık yapılamayacağı” hükme bağlandı.
Başkan Truman, sadece 82 gün süren Başkan Yardımcılığı boyunca, Roosevelt’le sadece iki kez görüşebilmişti ve atom bombasının yapılmakta olduğundan haberi bile yoktu. Truman, Mart 1947’de Türkiye ve Yunanistan’ın kalkınması ve Sovyetler’e karşı korunması amacıyla, bu ülkelere 4 milyon dolar yardım ayıran başkan olarak tarihe geçti.

Dünyanın yeni hâkimi
20. yüzyıla girerken, Florida sahillerine 200 km’den daha az uzaklıktaki Küba’ya, İspanyollar hâkimdi. İspanyollar, halkın önemli bir bölümünü çalışma kamplarında tutuyordu. Bunlardan 95 bini, salgın hastalıklar nedeniyle ölmüştü. Küba’da, Amerikan iş adamlarının da büyük yatırımları vardı. Bu yatırımları korumak üzere Havana limanına gönderilen USS Maine harp gemisi, İspanyollar’ın sabotajı sonucu batıp, 254 denizci ölünce; Amerika, İspanya’ya savaş açtı ve 3 ay içinde, savaşı kazanıp; ülke yönetimini değiştirdi. United Fruit Company, Küba’daki şeker üretiminin hemen hemen hepsini ele geçirdi. Bethlehem Steel başta olmak üzere, Amerikan şirketleri Küba madenleri ve doğal kaynaklarının yüzde 80’nine sahip oldular.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, dünyanın yeni hâkimi, Amerika idi. 1959’da Küba’nın Sovyetlerin kontrolüne girmesi, krize yol açtı. Küba’daki rafinelerde Rus ham petrolünün işlenmesi Amerikan ve İngiliz şirketleri tarafından durdurulunca, başta şeker olmak üzere Küba’nın ürettiği malları, Çin ve Sovyetler almaya başladı. Amerika, Küba mallarına ambargo koydu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda “ambargo”nun hâlâ sürdürülmesine 186 ülke karşı olsa da, Amerika ve İsrail taraftar. Ancak, bu “ambargo”, yakında kalkacak, gibi.