İlaç sanayiinde sistem şöyle işliyor: İlaç şirketleri ya ilacı olduğu gibi ithal ediyor ya da Türkiye’de üretiyorlar. Türkiye’de ürettikleri ilaçların bir kısmının hammaddesini de ithal ediyorlar. İlaç üretiminin ayrıca, işlenme, kutulama, tanıtım, kullanım süresinin geçmesi gibi masrafları var. İlaç şirketleri, ürettikleri ilacı, ecza depolarına satıp, karşılığında para veya senet alıyorlar. Küçük ilaç firmaları bu senetleri kırdırarak, işlerini döndürmeye çalışıyor. Eczaneler, ilaçlarını ecza depolarından almak durumundalar. Ecza deposu, ilaç şirketinden aldığı ilacın fiyatının üzerine, kendi kâr marjını koyup, ilacı eczacıya satıyor. Eczacının ilacı müşteriye sattığı fiyat, ilaç kutusunun üzerinde yazan fiyattır ve içinde eczacının, ecza deposunun ve ilaç şirketinin kâr marjını barındırır. Dolayısıyla, ilaç fiyatları yükseldikçe, bu grupların kârları artıyor; fiyatlar düştükçe de kâr miktarları düşüyor. Ayrıca, fiyatı ucuz fakat etkili ilaçlar da, çok satıldıkları takdirde kâr bırakabiliyorlar. İlaç şirketleri, satılmayan ilaçlarını daha rahat satabilmek için eczanelere verilen kâr marjını yükseltebiliyor veya eczanelere mal fazlası verebiliyorlar. Eczacılar da, bu nedenle, bize kendileri için daha kârlı olan eşdeğer maddeli ilaçları önerebiliyorlar. Bu uygulamaya Sağlık Bakanlığı izin veriyor.
Sağlık Bakanlığı, şimdi yaptığı gibi, ilaç fiyatlarını düşürmeye kalkınca, hem eczacıların hem ecza depolarının hem de ilaç şirketlerinin kârları düşüyor. Kârları yüzde 30 ila yüzde 50 oranında düşen, fakat maliyeti değişmeyen ilaç firmaları, eczanelere verdikleri ilave kâr marjını da, mal fazlasını da kaldırıyorlar. Böylece, eczacıların gelirleri yüzde 40 ile yüzde 60 arasında azalmış oluyor. İşte, eczacılar bunun için bağırıyorlar.
Öte yandan, eczacıların ve ecza depolarının elinde, daha önce yüksek fiyatla alınmış mal var. Şimdi, bu malı elinde bulunduran, Sağlık Bakanlığı uygulaması nedeniyle oluşan zararı, çekecek. İlaç şirketlerinin de, sattıkları ilacı geri alıp, ecza depolarına ödeyebilecekleri paraları yok; zaten, senetle dönüyorlar. Bu nedenle, ecza depoları, ilaç firmalarından mal alımını durdurdular. Sadece, günü gününe mutlaka satılabilecek ilaçlar alınıyor. Eczaneler de, ecza depolarından çok gerekli olmadıkça mal almıyor; stok azaltıyorlar. Tarihte ilk kez, ilaç şirketlerinin stok artışı, eczane satışlarının gerisinde kaldı.
Bu gelişme sonucu, bir süre, ilaçların çift fiyatı olacak ve yüksek fiyatı el altından ödeyemeyen kişi, ilaç bulamayacak. Tabii, eczacılar bu olasılığı açıklayamıyorlar. Ayrıca, birçok yerli ilaç firması iflasla karşılaşacak; yabancı ilaç firmaları da ülkeyi terk edecekler.
Sağlık Bakanlığı ard arda gelen yanlışlar yaptı:
a) Bakanlık, ilaç fiyatlarını hem kendi belirliyor hem de sektöre danışmadan fiyat indirip; fiyat farkını, sayılarının artması nedeniyle zaten kârları iyice düşmüş olan eczacılara yüklüyor. Belki de, bilinçli olarak, eczanaleri iflas ettirip, “zincir eczaneler” uygulamasını devreye sokacak.
b) Bakanlık, hem ilaç fiyatlarının Avrupa’daki en düşük 5 ülkenin ortalaması olarak belirlenmesini istiyor; hem de şimdi, “Bu fiyatın da yüzde 40 altındaki bir seviyeden ilaç satın” diyor. Hiçbir ilaç firması Avrupa’daki en düşük ilaç fiyatının yüzde 40 altına ilacını satamaz; satmaz. Bu uygulamanın sonucu olarak, çok yakında yurtdışına giden arkadaşlarımıza ilaç ısmarlamak zorunda kalırız. Bundan sonra, ne yabancılar ne de yerli şirketler, ilaç sanayiinde yeni yatırımlara girişmez; girişemez.
c) Temel sorun, hükümetin sağlık politikasında. Hükümet, oy toplasın diye, herkese bedava ilaç ve hastane sözü verdi. Ama, bunun giderlerini karşılayamıyor. Şimdi, “Benim param bu kadar, ek harcamayı ilaç sanayii ödesin” diyor. Bu, piyasa pratiğine ters düşen bakanlık kararı, uygulanamaz; hatta, kararı, sektör uygulamak istese bile, uygulayamaz.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024