Karen Dawisha’nın, Rusya’nın Sahibi Kim? (Who Owns Russia - Putin’s Kleptocracy) isimli kitabı, bir kaç gün önce piyasaya çıktı. Kitap, bir zamanlar kendisine doğru dürüst bir iş bile verilmeyen Putin’in yükseliş serüvenini anlatıyor.
1996’da, KGB (o zamanki adı, FSB) Başkanı’nın yeniden seçilememesi, Başkan Yardımcısı olan Putin’in şansını değiştirdi. Putin seçildi. Bir yıl sonra Başbakan; altı ay sonra da, Cumhurbaşkanı oldu. Kendisine iş yönlendirilmeyen kişi, 3.5 yılda Cumhurbaşkanlığı’na yükselmişti.
Oligarklar, Putin zamanında ortaya çıktı; milyarlarca dolar kazandılar ve yeni Rus rejiminin sürükleyici gücü haline geldiler. Dawisha, kitabındaki bilgileri, Stasi arşivleri ile Moskova ve St. Petersburg’da çalışan batılı gazetecilerin gözlemlerine dayandırıyor. Dawisha, Putin’in ekibinde “Kim Kimdir?” sorusuna da, ışık tutuyor.
Kırım’ın işgali
2014 başında, Rusya’nın Kırım’ı işgali ve Ukrayna’daki ayrılıkçı güçlere yardım etmesi, ABD ve batılıların Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulamasına yol açtı. Bu yaptırımların başında, petrol fiyatlarının düşürülmesi geliyordu. Nitekim, Suudi Arabistan’la anlaşan ABD, son günlerde petrol fiyatlarının gerilemesini sağladı. Çünkü, petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesi en çok Rusya’yı vuruyor.
Batılıların diğer bir atağı, Rus oligarkların mallarına el konulması ve bunlara vize verilmemesi oldu. Rusya’da dönen rüşvetin yılda 300 milyar dolara ulaştığı Transparency International (Uluslararası Şeffaflık Ajansı) raporlarında yer alıyor. Bu rakam, Rusya’da sağlık, eğitim ve tarım harcamalarına ayrılan paradan 37 kat daha fazla.
Sermaye kaçışı
Rusya’nın toplam servetinin yüzde 35’i 110 civarındaki dolar milyarderinin elinde bulunuyor. Zenginlerin bir çoğu da, paralarını ülke dışında yatırıyor. Ekonomik yaptırımların başlamasıyla, bu yılın ilk üç ayında, Rusya’dan 50 milyar dolar civarında servetin kaçırıldığı hesaplanıyor. 2005 yılı sonunda 335 milyar dolara ulaştığı hesaplanan sermaye kaçışının, şu sıralarda ikiye katlandığı anlaşılıyor. Rus oligarklar, Londra ve New York’ta, fiyat bile sormadan gayrimenkul alıyorlar. Londra’da, gayrimenkul paralarının nakit olarak ödenmesine göz yumuluyor.
Transparency International’a göre, Rusya, 177 ülke arasında yolsuzluk bakımından 127. ülke konumunda. Yolsuzlukların önlenmesi bakımından da hiç bir çabası yok. Bu konudaki endeks, -1.07. Yani, yolsuzluk her geçen gün artıyor. Rüşvet alınma bakımından ise, Rusya 28 gelişmiş ülke arasında sonuncu durumda. Doğal olarak, gelişmekte olan ülkelerde, bu durum daha kötü. Ancak, Rus halkının “Kişisel Gelişim Endeksi” oldukça yüksek. Bu konuda, Rus halkı, 185 ülke arasında, 55. seviyede. Oysa, örneğin, yolsuzlukların Rusya’dan bile yüksek olduğu Nijerya, “Kişisel Gelişim Endeksi”, 185 ülke arasında 153.
Şaşılan şey, bu denli eğitimli bir ülkede, bu ölçüde yolsuzluğa rastlanması.