Geniş anlamıyla, bir ülkede yapılan yatırımlar ya o ülkenin vatandaşlarının ya da yabancı ülke vatandaşlarının tasarrufları ile gerçekleştirilir. Maalesef, ülkemiz vatandaşları ülkemizde yapılan yatırımları karşılayacak kadar tasarruf sağlayamıyor. Yani, başka ülkelerin insanlarının tasarrufunu yatırımlarımız için kullanmak durumunda kalıyoruz. “Cari Dış Açık”ımızın kapatılması da başka ülke vatandaşlarının tasarrufları ile yapılabiliyor.
Problemli ülkeler...
Aşağıdaki tabloda, ülkelerin iç tasarruflarından o ülkede yapılan yatırımlar düşünce kalan miktarın o ülkenin Gayri Safi Milli Hasıla(GSMH)’sına oranını görüyoruz. (Örneğin; Türkiye yatırımlarının karşılanması için GSMH’sinin %10’ u kadar bir dış tasarruf almak zorunda kalıyor):
Görüldüğü gibi, Asya ülkeleri ve Almanya’da iç tasarruf o denli yeterli ki hem ülke de yapılan yatırımları finanse ediyor hem de ülkenin Cari Dış Fazla vermesinin yolunu açıyor.
Avrupa’da zor durumda olduğunu söylediğimiz ülkelerin yatırımlarını karşılayamayan ölçüde tasarrufları var. Ancak, bu veriye bakıldığında Türkiye’nin Avrupa’nın problemli ülkelerinden daha kötü durumda olduğunu görüyoruz. Neyse ki, güçlü bankacılık sistemimiz sayesinde durumu kurtarıyoruz.
Düşük tasarruf oranımız, Cari Dış Açığımızın kapatılabilmesini engelliyor. Cari Dış Açığımızı düşürücü tedbirler almaya çalıştık. Ama, döviz kurunun yeterince yükselememesi ve dışarıdan sıcak para girişinin artmaya başlaması bizi yeniden rehavete soktu. Gördük ki, Cari Dış Açığımız döviz kuru baskısı bile olmadan, çeşitli biçimlerde kapanmayı sürdürüyor.
Gerçek o ki, kazandığımızdan fazlasını harcıyoruz. Tasarruf oranımızı arttırıcı tedbirler almadıkça da, Cari Dış Açık problemimizi kalıcı olarak çözemeyiz.