Felix Martin, Money (Para) isimli kitabında, paranın 3000 yıllık tarihini anlatıyor. Önceki ay piyasaya çıkan kitap, bu konuda yazılmış en geniş bilgileri birarada topluyor. Bir çoğumuzun karşılığında ruhlarını bile satmaya hazır olduğu “para”, hiç bu denli değişik bir bakış açısı ile incelenmemişti. Kitapta Midas’tan, Keynes’e kadar; paradan önceki çağdan, günümüz sorunlarına kadar “para”nın geçirdiği evreler, eğlendirici ve düşündürücü bir üslupla anlatılıyor.
“Para” kullanılması, büyük bir ihtiyacın giderilmesini sağladı ve değişimin aracı oldu. Ancak, “faiz”in veya “kâr payı”nın sistem içine alınması, “para”nın icadından daha büyük bir icat sayılabilir. İlk “para piyasası”nın ortaya çıkması ise gerçek bir devrim oldu. Ateşten ve tekerlekten sonra en büyük icat sayılan “merkez bankacılığı”nın devreye girmesi, ülkeleri yönetenlerin “senyoraj”, yani “karşılıksız para basma” istek veya ihtiyaçları neticesinde doğdu. Basılan paranın, geniş kitlelerce değişim aracı sayılıp; kabul edilmesi ise egemenlik kavramının temel öğesi olarak kabul ediliyor.
İlk para “Yap”
İlk para, “Yap” adasında kullanılan boyu 6.5 metreye kadar yükselen, ortası delik, tek parça bir kaya parçası idi. 1899’da “yap” adı da verilen bu para, onu bulan İspanyol denizciler tarafından 3.3 milyon dolara Almanlara satıldı. Borneo’ya yakın adalarda bulunan bu paranın ve benzerlerinin “taş devri”nde kullanıldığı düşünülüyor.
İlk madeni paranın Milattan önce 6. yüzyılda Lidyalılar tarafından kullanıldığının kabul edilmesine rağmen; F. Martin, bu tarihten çok daha önce Mezopotamya medeniyetleri ve bilhassa Sümerler tarafından madeni para kullanıldığının da kabul edilebileceğini söylüyor.
İlk faiz lobisi: Romalılar
“Faiz” ilk kez Romalılar tarafından kullanıldı. İlk bankacılar da Roma İmparatorluğu’nda çalışma sahası buldular. Ancak, “faiz”in resmi biçimde savunulması ve ekonomi literatürüne girmesi, 14. yüzyılda Fransız bilim adamı Nicolas Oresme tarafından gerçekleştirildi.
İlk para piyasası fikri
İlk “para piyasası” fikri, 1873 yılında Walter Bagehot’un “Lombard Street” kitabında ortaya atıldı. Böylece, yalnız “para” değil, para benzeri değerler de (tahviller, bonolar, mevduat, krediler), alım satım konusu olabildi. Para piyasasının oluşması ile Londra, dünyanın en büyük finans merkezi haline geldi. Biz bu sistemi, 1985 yılında (112 yıl sonra) devreye sokabildik. Ancak, mevduat ve krediler hala sistem içine alınamadı. Ama, İstanbul’u “finans merkezi” yapma fikrimiz sürüyor. Bu işin, bina yapmakla, isim değiştirmekle, konferans düzenlemekle, eskiyi unutturmakla gerçekleşeceği sanılıyor.
Senyoraj: En kolay sömürü
Karşılıksız para basma operasyonu, sadece merkez bankaları tarafından gerçekleştirilebileceği için, “merkez bankacılığı” çok önemli bir icat olarak kabul ediliyor. Ama, karşılıksız para basmanın da bir sınırı var. Arjantin’de ve Almanya’daki süper enflasyon dönemlerinde, “jeton”ların paradan daha kıymetli olduğu biliniyor. Kısacası, paranın piyasanın emebileceğinden fazla basılmaması gerekiyor. Basılan paranın değişim aracı olarak kabul görmesi ise, arkasında devlet bulunan merkez bankaları sayesinde gerçekleşebildi.