Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen hafta Merkez Bankası örtülü de olsa bir faiz artırım kararı aldı. Zaten, IMF de faiz artırımı istiyordu. Bu karar, bankaların Merkez Bankası’ndan kullandıkları fonları pahalılaştırırken mevduat ve kredi faizlerinde de bir artışa neden olacak.
Zorunlu olarak yapılan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışının etkisi de eklenince, Merkez Bankası kararlarının enflasyon rakamlarını yükseltici yönde zorlama yapacağı anlaşılıyor. Bu durumda, önümüzdeki aylarda mal ve servis fiyatlarında artışlar da kaçınılmaz olacak. Artan faizlerle birlikte Hazine, borçlanması sırasında daha yüksek faiz ödeyecek. Ancak, yabancılar yeniden Hazine tahvil ve bonolarına ilgi göstermeye başlayacaklar.

Döviz satışı yeterli olmadı
Merkez Bankası döviz kurunu yükseltmemek için, sadece döviz satmakla yetinmeyip, faiz silahını da çekmek zorunda kaldı. Bu davranış, Merkez Bankası yöneticilerinin döviz fiyatının artışı karşısında ciddi bir tedirginlik yaşadığını gösteriyor. Bu tedirginlik, giderek bankalar ve vatandaşta da tedirginlik ve belirsizlik yaratabilir. Tedirginlik yabancılara da yansırsa, Borsa endeksinde ve ülke notumuzda da düşüşlerle karşılaşabiliriz.
Döviz talebindeki artış, doğrudan cari açık ve sıcak paranın ülkemizden gidişi ile ilişkili. Dövizdeki fiyat artışı, gerçekte bankaların döviz talebinden kaynaklanmıyor. Dolayısıyla, faiz artırımlarının döviz fiyatının yükselmesini durduracağını zannetmiyorum. Aksine, Merkez Bankası’nın yaşadığı ve yaşatmaya başladığı tedirginlik döviz fiyatı üzerinde artma yönünde bir baskı yaratabilecek. Öte yandan, Merkez Bankası’nın yüksek döviz rezervi şimdilik, bir döviz krizi riskinin gündeme gelmesini engelliyor. Yüksek döviz rezervi olmasa idi, kritik ve spekülatif günler yaşayabilirdik.

Merkez Bankası’nın görevi
Merkez Bankası’nın görevi, döviz fiyatının yükselmesini engellemek değil, nereye kadar yükselecekse yavaş bir geçişle bunun sağlanması olmalı. Merkez Bankası, kritik dönemlerde istikrarı bozucu kararlar almaktan kaçınmalıydı. En iyisi, faiz konusunda hiç hareket etmemek ve zaten yaptığı gibi parça parça döviz satarak piyasadaki dalgalanmayı önlemekti.
Şimdi, Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin, en azından Avrupa Birliği’ndeki durum netleşinceye kadar hiç hareket etmemesi, ilave karar
almaması gerekiyor.