ABD, global krizin kendi ülkesindeki yansımasını bir an önce bitirmek ve/veya etkilerini azaltmak için son derece yerinde tedbirler aldı. En azından, 7 hafta sonra yapılacak olan başkanlık seçimleri öncesinde, ekonomik dalgalanmalar oldukça durgunlaşmış olacak. Ancak, şimdi de Amerikalılar, kurtarma harcamalarının sonunda kendilerinden vergi olarak isteneceğini bildiklerinden, kara kara düşünüyorlar.
OPEC’in üretimi azaltma kararı ve ekonomilerde dünya çapında görülen yavaşlama, daha haziran ayında varili 145 dolara kadar çıkan petrol fiyatını 95 dolarlara kadar düşürdü. Ancak, şimdi yeniden, petrol fiyatlarında yükselme başlayacak. Çünkü, dünya hem soğuk aylara giriyor hem de birkaç ay sonra büyük likidite bolluğuyla karşılaşacağız.
Oysa, petrol fiyatlarının düşmeye başlaması, merkez bankalarını enflasyon baskısının azalacağı beklentisine sokmuştu. ABD Merkez Bankası’na göre, daha sıkı para politikası uygulayan Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi beklenebilirdi. Ama, karşılıklı swap anlaşmaları nedeniyle, merkez bankaları, artık bağımsız hareket etmiyorlar. Dolayısıyla, ABD Merkez Bankası bir faiz artırma kararı alırsa, aynı hafta, Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirme kararı alması gerekebilir. Öte yandan, Avrupa Merkez Bankası yüzde 2 olarak tavan koyduğu enflasyon oranını yüzde 3.4-3.5 aralığına revize etti.
Petrol fiyatlarına paralel olarak, gıda ve mal fiyatları da düşüşe geçti. Ancak, yine, bu fiyatlar da petroldeki yükselmelere paralel olarak, yeniden yükselişe geçebilecek.
Ve Türkiye
Ekonominin yavaşlaması, iç talebin azalması ve mal fiyatlarındaki düşmeler, enflasyon oranının istenilen seviyelerde tutunabilmesi için iyi haber. Ancak, petrol ve gıda fiyatlarındaki yükselme eğilimi ile belediye seçimleri nedeniyle, hükümetin ek para basma olasılığı, enflasyon üzerinde yükselme baskısı yaratıyor. Türk ekonomisindeki daralma, global ekonomiye paralel hareket ediyor. Büyümemiz, beklenenin yarısına inerek, yüzde 1.9 civarına oturdu. Özel sektör yatırımlarındaki büyüme yüzde 0.6’ya indi. Buna paralel olarak, ithalat ve ihracat da düşüyor. Yine, euro’nun dolar karşısında değer yitirmeye başlaması da ihracatını genellikle euro’yla yapan ekonomimiz için sıkıntı yaratıyor.
Merkez Bankası’nın iyi senaryosu tuttu ve şimdilik, petrol fiyatları 100 doların altına düştü. Buna rağmen, global ekonomideki dalgalanmayı düşünerek, faiz indirimine gidilmedi. Enflasyon baskısının yumuşaması durumunda, gelecek yılın ilk aylarına kadar, yeni bir faiz indirimine gidilebilir. Ancak, bu karışıklıkta, bir de belediye seçimleri baskısının devreye gireceği düşünülürse, seçimlere kadar, Merkez Bankası’nın en fazla 1.5 puan faiz indirimi yapabilmesi beklenir.
En büyük sıkıntımız olduğu bilinen cari işlemler açığımızın yüzde 80’i enerji fiyatlarındaki artıştan kaynaklanıyor. Devletin petrolü dünya fiyatlarının çok üzerinde sattığı düşünülürse, aslında, enerji fiyatlarındaki artış, büyük bir bütçe geliri de oluşturuyor. Yani, aslında ekonomimizde, ciddi bir “katlı kur” uygulaması var.