Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

2001 krizi sırasında Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ile Ziraat Bankası Genel Müdürü Osman Tunaboylu (Babama Anlattığım Bürokrasi ve Bankacılık Hikayeleri) arasında gerçekleşen telefon görüşmesi krizin nedenini çok açık anlatıyor:
O.T.: “Gazi, bugün bankaları fonladınız?”
G.E.: “Dediğin gibi, limitleri aşıp onlara para verdik. Fakat endişe edilecek bir şey yok. IMF’nin mutabakatı ile yaptık.”
O.T.: “İyi ki yaptınız, yoksa daha kötü olurdu. Yarın ne olacak?”
G.E.: “Her şey yerli yerine oturur.”
O.T.: “Her zamanki gibi çok iyimsersin, Gazi!”
G.E.: “Osman, bu krizi yeneceğiz. Bugün döviz çıkmadı, girdi..”
O.T.: “Gazi, çıkmadı ama faizlerin %1800’lere çıkması pahasına..”
G.E.: “Merak etme, birkaç gün içinde her şey rayına oturacak. IMF para vereceğini söyledi.”
O.T.: “Ne zaman verecek?”
G.E.: “Misyon gönderiyor, incelemeden sonra.”
O.T.: “O zamana kadar ayakta banka kalır mı bakalım?”
G.E.: “Dert etme bir şey olmaz!”
O.T.: “Yapma Gazi! Batıyoruz..”
G.E.: “Merak etme bir şey olmaz!”
O.T.: “Gazi, parayı kısarak dövizi tutmaya çalışıyorsun ama bankacılık bu kadar yüksek faizlere dayanamaz; batar.”
G.E.: “Batsın! Bana ekonomi lazım.”
O.T.: “Bankalar ekonominin parçası değil mi?”
G.E.: “Parçası ama başka çare yok. IMF limitlerine uymam lazım. Aksi halde program biter..”
O.T.: “Program aksamasın diye bankaları feda ediyoruz?”
G.E.: “Merak etme Osman! Sorununuzu çözeriz. Akşamı bir görelim. Şimdi fonlama yapmaya kalkarsak döviz alırlar..”
O.T.: “Gazi, merak etme diyorsun ama, saat 17:30 oldu.”
G.E.: “Merak etme, halledeceğiz.”
(Bu arada G.E., CNN Türk’te canlı yayına katılmış.)
O.T.: “Aman! Gazi, hallet artık şunu!”
(O.T., G.E.’yi tekrar arıyor.)
O.T.: “Gazi, hani bizim işi çözecektin?”
G.E.: “Arkadaşlar bizden döviz talep bankalarla görüşüyorlar. Talebinden vazgeçen bu saatten sonra parayı ne yapacak? Mecburen sizde bırakacak parasını. Sabret, sonunda bir şey kalırsa hallederiz.”
(Gün bitmek üzere. O.T. son bir çare olarak siyasetçileri aramış.)
G.E.: “Osman ne bu ya! Beni bakana, başkan yardımcısına şikayet ediyorsun. Ayıp! Sen piyasadan para alıp borcunu ödeme, benden iste. Alamayınca da şikayet et! Kaç defa söyledim, arkadaşlar bizden döviz alanlarla size borçlu olanları çakıştırıp sizinkilere bildirecekler; siz de ondan sonra bankalarla konuşup borcunuzu roll edeceksiniz, bitecek iş.”
O.T.: “Gazi, yakışmıyor sana! Sen sattığın dövizleri geri alayım diye IMF programına göre imkanın olduğu halde, her gün açtığın APİ ihalesini açmadın, piyasayı fonlamadın; piyasalar tıkandı, kimse para bulamadı, şimdi de kalkmış beni suçluyorsun!... Esas ayıp bu!... Bulduğun çözüme de bak!... Sizden döviz alanlara ‘Ben size olan borcumu ödeyemeyeceğim, gelin döviz almaktan vazgeçin şunları roll edelim’ diyeceğim. Bir banka borçlu olduğu bir bankaya borcumu ödeyemeyeceğim diyebilir mi? Derse, o bankanın banka olarak itibarı kalır mı? Ondan sonra ona borç veren olur mu? Yapma! Sen kaptırdığın dövizi geri alayım diye uğraşırken difolt olacağız. Hem sadece biz değil, bütün sistem, ülke difolt olacak.”
G.E.: “Ne parası vereceğim sana? Piyasadan borçlanıp borcunu ödeseydin!”
O.T.: “Gazi, piyasada para vardı da mı almadık? Akşam saatlerinden itibaren kaç defa görüştük seninle? Her defasında ‘Hallederiz’ dedin, oyaladın; şimdi böyle diyorsun. Yakışmıyor sana! Sen Merkez Bankası’sın, son borç verme merciisin, gel görevini yap.”