Global krizden çıkış sırasında, ekonomi yönetimleri ve
merkez bankaları aşağıdaki tedbirleri alıyorlar:
- BDDK, Merkez Bankası, SPK ve TMSF gibi sistemi denetleyen ama genellikle birbirlerini çekemeyen kurumların işbirliği içinde çalışmalarının sağlanması.
- Sistemik risklerin azaltılması için, mali kurumların sermaye ve likidite rasyolarının sürekli kontrol altında tutulması. Krizden çıkış sırasında, bu rasyoların yüksek tutulması gerekiyor.
- Mali sistemler arasında bir örneklilik sağlanması amacıyla uluslararası işbirliğinin yoğunlaştırılması.
- TMSF benzeri kurumların ciddi krizlerde bir işe yaramadığı anlaşıldı. Bu kurumların fonları büyük krizler sırasında yetmiyor ve Hazine kaynağına başvurmak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle, bu kurumların merkez bankalarına bağlanmaları düşünülüyor.
- Piyasaların ve piyasa aktörlerinin çok daha şeffaf çalışmasının sağlanması.
- Bir türlü kontrol altında tutulamayan “hedge” fonların yerin alacak yeni piyasa sistemlerine ve gelişmiş enstrümanlara olan ihtiyacın karşılanması.
- Tüketici ve yatırımcıyı korumanın en başta gelen şartının, kayıplarının karşılanması yerine, onların eğitilmesi olduğunun anlatılması.
- Bütün bu konularda IMF’nin G30’lara ve gelişmekte olan ülkelere yardım etmesinin sağlanması.
- Bir büyük kriz halinde, en büyük riskin kredi sisteminde olan bozulma olması nedeniyle, olmayan ülkelerde “kredi piyasası” oluşturularak, kredilere likidite sağlanması.
- Gelişmiş ülkelerde tüketimin düşmesi, başta Çin ve Japonya olmak üzere ihracata dayanan gelişmiş ekonomilerde sıkıntı yaratabilecek. Bu durumun ikinci bir global krize yol açmaması için, bu ülke halklarının tüketimlerini artırması gerekiyor. Bu konunun ülkelere anlatılması.
- Artık, sadece işsizlik oranının değil, ortalama işsiz kalma süresinin, yılın belli dönemlerinde çalışabilenlerin oranının, yalnız büyümenin değil işgücü istihdam edecek büyümenin vs. tespiti önemli. Bu nedenle, istatistik sistemlerinin yeniden belirlenmesi.
Piyasa intikamını alır
Londra’da İMKB’nin paralel bir piyasası ortaya çıktı. Yıllardır denetimden başka piyasayı geliştirici hiç bir yenilik yapamayan Sermaye Piyasası Kurulu ile elindeki mallarını ve yasal yetkilerini bile kaybeden bir İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın olduğu bir ortamda daha iyisi beklenemezdi. Bakalım, yeni başkanlar bu soruna nasıl bir çare bulacaklar?