Suriye’ye müdahale edilmesi taraftarı olmadım. Müdahale, ekonomik çıkarlarımıza aykırı görünüyordu. Ama büyük bir hata yapılarak Suriye’de kimyasal silah kullanıldı; 1400’den fazla kişi bu nedenle öldü. Durumu ilk öğrendiğimde, kimyasal silahı muhalif güçlerin kullandığını düşündüm. Şimdi, Esat’ın kendi ayağına ateş ettiği ve halkına karşı kimyasal silah kullandığı anlaşılıyor. Bu nedenle, sınırlı bir biçimde olsa bile, Suriye’ye bir müdahale olması kaçınılmaz hale geldi. Ancak, sınırlı denilen bu müdahalenin hedefleri tam olarak bilinemiyor. ABD Başkanı Obama, geniş uluslararası destek almamış olsa da, bugün müdahale kararını açıklayacak. Kimyasal silah kullanmanın cezasız kalmamasını ümit ediyorum. Gelişmeler, en azından şimdilik Tayyip Bey’i haklı çıkarmış görünüyor.
Cenevre Protokolü’ne göre, savaş sırasında kullanılsalar bile, biyolojik ve kimyasal silahlar nükleer silahlardan sonraki en önemli “kitle imha silahı” olarak sınıflandırılıyor.
Kimyasalın tarihi eskiye dayanıyor
İnsanların zehirlenerek öldürülmesi, Eski Yunan’da başladı. Savaşta “zehirli kurşun” kullanılması, ilk kez 1675’te Roma İmparatorluğu ile Fransa arasında yapılan Strazburg Anlaşması ile yasaklandı. 1899’da Den Haag’ta (ve sonra da 1907’de genişletilmiş biçimiyle) savaş sırasında zehirli gaz kullanılmaması konusunda geniş katılımlı bir anlaşma imzalanmış olsa da, 1. Dünya Savaşı sırasında Almanlar, 22 Nisan 1915’te Ypres-Belçika’da kimyasal silahla 6000’den fazla İngiliz ve Fransız’ı öldürdüler. 1. Dünya Savaşı’nda toplam 160.000 kişinin kimyasal silahlarla öldürüldüğü hesaplanıyor.
2. Dünya Savaşı sırasında, Hitler’in milyonlarca Yahudi ve Çingene’yi gaz odalarında zehirleyerek öldürdüğü biliniyor. 1935 yılında, İtalyan Duçesi Mussolini, Habeşistan’da tonlarca hardal gazı kullandı. 1940-41 arasında Japonların, Çinlileri imha etmek için biyolojik ve kimyasal silah kullandığı biliniyor. 1965-67 yılları arasında Mısır Devlet Başkanı Nasır’ın Yemen Savaşı sırasında zaman zaman kimyasal silah kullandığı anlaşılıyor. ABD’nin Vietnam Savaşı sırasında kullandığı “portakal gazı”, bizde kalabalığı dağıtmak için kullanılan “biber gazı”na benzediği halde çok eleştirildi. 1980-88 yılları arasındaki İran-Irak Savaşı sırasında Saddam, bol bol kimyasal silah kullandı. Daha sonra, kimyasal silah Halepçe katliamı sırasında da kullanıldı; burada 4000 civarında Kürt katledildi.
Suriye anlaşmalara taraf değil
1993’te toplanan ve 1997’de yürürlüğe giren Kimyasal Silahlar Konvensiyonu’na 189 devlet imza koydu. Bu anlaşmaya ve anlaşma ile oluşturulan “Kimyasal Silahları Önleme Organizasyonu”na, Suriye,
Kuzey Kore, Güney Sudan, Angola ve
Mısır imza koymadı. Ama imzalamamış olsalar da, kesinlikle kimyasal silah
kullanma hakları yok.
Batılılar, kimyasal silahların terörist gurupların eline geçmesinden korkuyor. Aynı olasılık bizim için de var. Suriye’deki savaşın bir biçimde sona ermesi, en çok bizim çıkarımızadır.