Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Kazanan Hepsini Alır” sözcüğü küreselleşen dünyada hem sosyal hem ekonomik hem de siyasi gelişmeleri değerlendirirken en çok kullanılan sözcüklerden birisi oldu. Aslında bir “kumar değimi” olan bu sözcük, belli bir sınıfın veya grubun toplumun tüm kaynaklarını ele geçirebilme olasılığına sahip hale gelmesi anlamında kullanılıyor.
Sosyalist öğreti “Kazananın Kazancı Paylaşılır” esasına dayanır. Temelleri sosyalist öğretiye dayanan Komünist sistemin yok olmasıyla, kazananın daha çok kazandığı kapitalist sistem tüm dünyaya hakim oldu. Artık;
- Emperyalizmin yeni bir evresi başladı. Zengin devletler, para sistemleri sayesinde doğrudan sömürüye gerek görmeden gittikçe daha çok zenginleşebiliyor.
- Siyasi, ekonomik ve sosyal sistemlerin giderek benzeşmesi sayesinde, büyük şirketler diğer ülkelerde de rahatlıkla büyüyerek, büyüklüklerine büyüklük katıyorlar.
- Toplumların gelir dağılımları kaçınılmaz olarak gittikçe bozuluyor; ülkeler arası zenginlik uçurumu artıyor.
- Yeni Dünya düzeni, mutlakiyet rejimlerinin yıkılıp, denetimi ve iktidarda olanın çok daha kolay değiştirilebileceği demokratik rejimlerin kurulmasıyla oluşturuluyor.
- Halkların uyuşturulması ve tüketim toplumu haline getirilmesi için her türlü tedbir alınıyor.

Kazanan hepsini almalı mı?
Örneğin, AK Parti son seçimlerde %35 ile %50 arasında oy aldı. Fakat toplumun tüm yönetimini ele geçirmeye soyundu; “kuvvetler ayrılığı” sistemini yumuşatmayı göze alabildi. Çünkü, aldığı oy oranı ne olursa olsun, Meclis’de yeterli sandalye çoğunluğunu sağlayabilmişti. Bu gelişmenin demokrasinin bir sonucu olduğu savunuluyor. Oysa bilim adamları, yalnız siyasi alanda değil, ekonomik ve sosyal alanda da “kazananın hepsini alması”nın giderek bunalımlar yaratacağını söylüyor.
İşte, ABD’de son aylarda en yoğun biçimde bu fikir tartışılıyor. Rejimin ve sistemin çeşidi ne olursa olsun “kazananın hepsini almaması gerekiyor” diyorlar. Bunun için;
- Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı sisteminin korunması; daha düşük oy alanın bir gün iktidara gelebilme umudunu yitirmemesi gerekiyor.
- Vergi düzenlemeleriyle şirketlerin gittikçe artan ölçüde kazanç elde etmeleri engelleniyor.
- Toplumlarda gelir farklılıklarının azaltılması için; sağlık, işsizlik ve emeklilik sistemleri öne çıkarılıyor. ABD de Obama’nın getirmek istediği sağlık sistemi ve AK Parti’nin getirdiği sağlık reformu işte bu prensiplerin hayata geçirilmesini amaçlıyor.