Bizde olsun gelişmiş ülkelerde olsun iktisatçılar, ekonominin genel durumuna bakar; kamu otoriteleri veya bilgi derleyen kurumlar tarafından kendilerine sunulan verileri değerlendirir ve çoğu zaman iyimser bir tavırla görüşlerini ortaya koyarlar. Ekonominin genelini değerlendirdikleri için de orman içindeki çürümüş ağaçları ve bunların sayısı ile büyüklüğünü çoğu zaman gözden kaçırırlar.
Öte yandan, ekonomilere ve tek tek şirketlere not veren değerleme (rating) kuruluşları bile, bilerek ya da bilmeyerek yatırımcıları ve karar vericileri yanıltabilir ve yanlış yönlendirebilirler. Son global kriz sırasında, bu örnekleri bolca yaşadık.
Son günlerde, bütün dünya bir iyimser havaya girdi veya sokuldu. Dünya ülkelerindeki ekonomi yöneticileri, krize doğru teşhis koymuş görülüyor. Borsalar yükseliyor. Sanki kar yağmış, kötülüklerin hepsi göz önünden silinip gitmiş gibi bir görünüm var. Oysa, orman değil de tek tek ağaçlar ele alındığında, sorunların sürdüğünü görüyoruz.
Başta bankalar olmak üzere dünyadaki büyük şirketlerin yöneticileri, krizin etkilerinin henüz ortadan kalkmadığını ve gidilecek epey yolları olduğunu kabul ediyorlar. Zaten, kapitalist sistemde, önce bankaların sıhhatine bakmak gerekiyor.
Büyük bankaların sık sık yönetici değiştirdiğini görmek bile, sorunların sürdüğünü anlamak için yeterli. Ancak, kapitalizm iyimserlerin ekonomik sistemidir. Kapitalizmde, beklentiler yönetilir. Bu nedenle de, tüm kamu, özel şirket ve banka yöneticileri her şeyin iyi ve kontrol altında olduğunu söylerler. Buna mecburdurlar da.
ABD’de sorunlar sürüyor
ABD’nin en iyi yönetildiği ve en sağlam olduğu kabul edilen bankası JP Morgan, geçen yıl beklenmedik bir krizle karşılaştı. Önce 2 milyar dolar olacağı tahmin edilen zarar, sonra 6 milyar dolara yükseldi. Zararın kesin miktarı henüz belli değil. Bankanın yanlış yönetilen yatırım portföyünün günde 67 milyon dolar değer yitirdiği anlaşılıyor. Bankanın hisseleri, iki ayda yüzde 30 civarında değer yitirdi. JP Morgan, son yıllarda açıkladığı veriler ve bilanço rakamları ile oynadığını kabul etti.
Londra’da patlayan LIBOR skandalında, JP Morgan, Bank of America, UBS ve Deutsche Bank’ın da aralarında bulunduğu bankaların trilyonlarca dolarlık kredi ve yatırım faizinin belirlenmesi yöntemini manipüle ettikleri anlaşıldı. Suç incelemesi hala sürüyor.
ABD Hükümet memurları, en büyük küresel bankalardan HSBC’nin Meksikalı uyuşturucu baronlarının para aklamasına yardım ettiğini; Standart Chartered’ın da İran’a para nakil işlemlerinde yardımcı olduğunu iddia ediyor. Bu bilgiler, The Atlantic dergisinin Şubat 2013 tarihli nüshasında yer alıyor.
Bankalarla ilgili gerçek sorun nerede? Gelişmiş ülkeler kadar, bizim için de önemli olan bu konuyu sonraki yazımda ele alacağım.