Merkez Bankası, “Para Politikası Çıkış Stratejisi” uyarınca haftalık repo ihalelerine başladı. Bu ihalelerde uyguladığı faiz oranı % 7 ve gecelik(overnight) faiz oranının yarım puan üzerinde. Bu da normal.
İhaleler, piyasadan likidite çekilmesi amacıyla yapılıyor. İhaleler gerçekleştikten sonra, beklenmedik bir likidite sıkıntısı oluşması halinde, yine aynı faiz oranından(halen % 7) ters repo yapılmak suretiyle piyasa fonlanıp, likidite ihtiyacı sağlanabilecek.
Merkez bankaları, istikrarı sürdürmek için mümkünse, hem faizi hem de miktarı kontrol etmek isterler. Bizim Merkez Bankamız da bunu yapmak istiyor. Teorik olarak, hem faiz hem de miktar aynı anda kontrol edilemez gibi görünse de, bu prensip aynı faiz ve miktardan üst üste tekrarlanan birçok ihale olması halinde geçerli olur. Merkez bankaları, dövize müdahalede zorlansalar da kendi çıkardıkları paraya istedikleri biçimde müdahale edebilirler. Geçtiğimiz dönemlerde de Merkez Bankası, hem Türk Lirası hem de döviz müdahalelerinde zaman zaman, hem miktarı hem de faizi(ya da fiyatı) kontrol edebilmiş ya da etmek istemiştir.
Aslında yapılan, piyasaya verilecek miktarın belirlenmesi ve bu belirlenen miktarın, belirlenen faizle alınması veya satılmasının gerçekleştirilmesidir. Bu çeşit bir müdahale, teorik ihale özelliklerini taşımamış olsa da, ihaleye katılanlar olmasının ve belirlenen fiyattan alıcı veya satıcı bulunmasının devamı süresince yapılan Merkez Bankası’nın bir piyasaya müdahale biçimidir. Kaldı ki, Merkez Bankası peş peşe yapacağı ihalelerde miktar ve faizi değiştirerek amacına rahatça ulaşabilecektir. Bu durumda, öncelikle miktar ile oynanacağından yapılan iş para piyasası pratiğine uygundur. Belki ve sadece, enstrümanın adının “ihale” konulması eleştirilebilir.
MB neye dikkat etmeli?
Burada, dikkat edilmesi gereken husus, Merkez Bankası’nın uygulayacağı gecelik, haftalık ve daha uzun vadeli faizlerin birbiri karşısındaki dengelerdir. Ayrıca, çeşitli dövizlerle Türk Lirası’nın karşılıklı pariteleri de çok önemlidir. Çünkü, gecelik alınıp haftalık satılarak veya döviz satılıp elde edilen Türk Lirası tekrar dövize dönülmek üzere haftalık yatırılarak, piyasa paylaşıcılarının para koymadan para kazanabilme olasılıkları ortaya çıkabilir.
Bir başka tuzak, Merkez Bankası’nın bir taraftan piyasaya para verirken, diğer taraftan piyasadan para çekme durumunda kalma olasılığıdır. Merkez Bankası’nın hem repo hem de ters repo işlemlerini aynı miktarda, aynı gün ve aynı vade ile yapmadığı sürece, bu risk göz ardı edilebilir.
En önemli likidite dalgalanması, yabancıların büyük döviz girişleri ile borsaya girmeleri sırasında yaşanacaktır. Halen Merkez Bankası, bu baskıları rahatlıkla atlatabilecek güç ve yönetime sahiptir.
Öte yandan, şimdiki tek risk, global krizden önce yıllık 49.1 milyar dolara yükselen cari açığın, 12.5 milyar dolara düştükten sonra, yeniden 21.9 milyar dolara tırmanmış olmasıdır.