IMF, Türkiye ile ilişkisine devam ediyor. Önceden yaptığı “stand-by” benzeri bir uygulamaya devam edecek ama ilave para vermeyecek. Yani, her şeyimizi eskiden olduğu gibi kontrol altında tutacak; hükümeti, Merkez Bankası’nın sıkmaması için zorlayacak; reformların sürdürülmesini takip edecek ama para vermeyecek.
Bu iyi bir anlaşma olacak. Çünkü, paraya ihtiyacımız yoktu ama ne yaptığımızın birileri tarafından şeffaf biçimde takip edilip yabancılara anlatılması gerekiyordu. Çünkü, bu işi Türkiye’de yapan bir kurum hâlâ oluşturulamadı; Devlet Planlama Teşkilatı uyuyor ve ne de olsa, bu hükümetin ekonomik sistemi dışarıdan gelecek sıcak para üzerine kurulu.
IMF, benim yorumumla, diyor ki:
- Borçlanmanın, gayri safi milli hasılaya ve diğer büyüklüklere olan oranı azaltılmaya devam edilmelidir. Yani, Hazine’nin içeriden ve dışarıdan aldığı borcun, yaratılan pastaya oranı azalmalıdır. Bunun sağlanması için de büyüme devam ettirilmelidir.
- Enflasyonla mücadele sürdürülmelidir. Ancak, alınan tedbirler yeterli olmamıştır. Kemerler biraz daha sıkılmalı; enflasyonu düşürme işi sadece Merkez Bankası’na bırakılmamalıdır.
- Yapısal reformlar sürdürülmelidir. Özellikle, mali sistemdeki reformlar gecikmiştir. Maliye Bakanı ve yöneticileri işlerinde yeterince başarılı olamamış; vergi reformunu çıkaramamıştır. Alınan tedbirler yüzeysel kalmıştır. Vergi toplamayı, tabana indirecek hiçbir tedbir yoktur. Toplumun önemli bir kesiminin hâlâ, vergiyle hiç alakası bulunmuyor.
- IMF, yakın izleme politikasına devam edecektir. Bunun için, hükümet ve ekonomik birim yöneticileri sık sık ziyaret edilecek ve ekonomik veriler sürekli takip edilecektir. Dolayısıyla, IMF bizim ekonomimize bizden çok hâkim olacak ve bilgileri yabancılara aktarmaya devam edecektir.
- IMF, Türk ekonomisini ve mevcut hükümeti desteklemeye devam edecektir. İlişkinin devamı için, Fon, elinden geleni yapacak; kurallar içinde yeni çalışma biçimleri geliştirilecektir.
Küresel ekonomik gelişmeler
IMF, açıklamasının bir bölümünde, küresel ekonomik gelişmelerin geçen dönemde Türk ekonomisine büyük katkılar yaptığını kabul ediyor.
Bu kesin bir gerçek. Zaten, eski ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan de yaptığı açıklamada, aynısını söylemiş ve “Son 10 yıldır, küresel güçlerin ekonomilerin kontrolünü ulusal hükümetlerden devraldığına tanık olduk. Buna rağmen, halk, iyi giden ekonomiyi hükümetlerin başarısına bağlıyor. Merkez bankaları da faiz oranlarının kontrolünü, uluslararası piyasalara bırakmak zorunda kaldı” demiş.
Tespitler yerinde. Yapılan iyi. Ancak, cari açık tehdidi sürüyor ve ne zaman nerede geri tepeceği belli değil.
İşler bozulmaya yüz tutunca, ilk kaçan IMF olacak. Dolayısıyla, şimdilik birkaç ay daha ekonomide sorun görünmüyor.