Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gelişmekte olan ülkelerin hepsinde, ekonomik gerileme sürüyor. Avrupa’da ise, ekonomik zorluk içindeki ülkeler toparlanıyor. Avrupa Birliği Merkez Bankası (ECB), ihtiyacı olan şirketlere doğrudan borç vererek, basılan paranın birlik içinde kalmasını sağladı. ECB, büyüme ve enflasyon beklentilerini aşağı güncellerken, ek genişleyici bir adımın da gelebileceğinin işaretini verdi. ABD’deki büyüme, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının üzerinde. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artışına kadar, gelişmekte olan ülkelere kaynak aktarımı sınırlı kalacak. Fed’in faiz artırımının, bu ay içinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bazı kaynaklar ise, faiz artırımının aralık ayına bırakılacağı görüşündeler.
Türkiye, bir düzelme başlasa bile, bundan en son pay alacak ülkeler arasında gösteriliyor. Kasımda yapılacak seçimlerden sonra kurulacak hükümete kadar, Türkiye’ye yabancı para girişi kısıtlı kalacak. Oysa, ülkemizin dış borçları geriliyor. Kamunun net dış borcunun Milli Gelir’e oranı, yüzde 9.8 ile, tarihi en düşük noktalarda. Metodoloji değişikliği ile geçen aydan itibaren artı olarak açıklanan reel sektör kısa vadeli net döviz pozisyonu ise firmaların döviz varlıklarını artırmaları sonucunda haziranda 0.6 milyar dolar artarak 7.9 milyar dolara yükseldi. Bankaların dış borcu ise, artıyor. Bankalar dış borçta geri ödeme vadelerini uzatarak, kısa vadeli borçlarımızın oranını azaltıyor. Bankaları dış borcu yaklaşık 126 milyar dolar; reel sektörün dış borcu ise, yaklaşık 86 milyar dolar seviyelerinde.
Bütçemizde sürmekte olan olumlu performansın, seçim yenileme kararı nedeniyle, olumsuza dönüşeceği, Maliye Bakanı’nın da aynı görüşte olduğu anlaşılıyor. Merkez Bankamız’ın döviz likiditesini artırma çabaları, yeterli değil. Hem hükümetin hem de Merkez Bankası’nın, doların fiyatına müdahale etme istekleri yok. Bu karar da, bu ekonomik şartlarla uyumlu.
Siyasi belirsizlik ortadan kalkıncaya kadar, kurda oynaklık ve yükselme; büyümede yavaşlama; cari açıkta düzelme; enflasyonda ve faiz oranlarında artış baskısı ile karşılaşacağız. Bu belirsizlik, borsaya da yansıyacak. Yabancılar, seçimin yenilenmesini, “kumar” olarak görüyorlar.

Ticaret hacmi geriliyor
Çin’deki gelişmeler, global dış ticaret hacminin gerilemesine de yol açtı. Çin’in büyümesindeki düşüş, global ticaret hacmini de neredeyse aynı ölçüde düşürüyor. Çin’deki büyümenin yüzde 12’den yüzde 7’ye düşmesi; global ticaret hacmini, 15 katrilyon dolardan, 8 katrilyon dolara düşürdü. Çin’de toparlanmanın başlamasıyla, tüm gelişmekte olan ülkelerde toparlanma başlayacak.
Gelişmekte olan ülke para birimleri rekor düşük seviyeleri gördü. Haftalık bazda yüzde 3 değer kaybeden Güney Afrika rand’ı tüm zamanların, yüzde 1 değer kaybeden Endonezya rupiah’ı son 17 yılın, yüzde 6 değer kaybeden Brezilya real’i ise son 13 yılın en düşük seviyelerinde. Rusya ruble’si de petroldeki düşüşe bağlı olarak yüzde 3.2 değer kaybetti.
Global ticaret hacmindeki gerileme, global büyümeyi düşürürken, petrol fiyatlarını da düşürdü. Bizde, petrol fiyatlarındaki düşüş, ithalat faturamızı düşürüyor. İthalat, temmuzda yıllık yüzde 8.7 azalarak, 18.2 milyar dolar olurken; ilk yedi ayda yüzde 11 daraldı. Enerji hariç ithalatımız ise, temmuzda yüzde 1 ile sınırlı artış gösterirken, ilk yedi ayda yüzde 6 daraldı. Ağustos ayı enflasyonu yüzde 7.14 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, ihracatta daralma sürdü.