Piyasa ekonomisinin temeli, serbest ticarete dayanır. Ancak, dış ticarette tam serbesti hiçbir zaman sağlanamamıştır. Çünkü, ülkeler çeşitli nedenlerle sınırlarından giren ve çıkan mal ve hizmetleri kontrol etmek isterler. Kontrol, sadece giren çıkan mal ve hizmete kota konulması veya vergi alınması amacıyla yapılmaz. Bunların yanında, kalite kontrolü, giren ve çıkan mal ve hizmetlerle ilgili verilerin toplanması ile uyuşturucu ve silah gibi ülkeye girmesi ve çıkması istenmeyen malların da kontrolü gerekmektedir. İşte, gümrükler bunun için vardır.
Öte yandan ülkeler, yaşanılan ekonomik krizde de gördüğümüz gibi, uluslararası ticaretin kendi çıkarlarına uygun gerçekleşmesi için tedbir alırlar. 1930 Dünya Ekonomik Krizi sırasında, gümrük kontrolleri o denli yükselmişti ki, İtalyan diktatörü Mussolini, “Krizden kurtulmak istiyorsak, dünyadaki tüm gümrükçüleri öldürmeliyiz” diyebilmiştir.
Bütün bu açılardan bakıldığında, gümrükler ve gümrüklerin yönetilmesi, para ve ekonomi politikasının ayrılmaz bir parçası durumundadır.
Gümrükler konusunda, son 15 yılda büyük atılımlar yapıldı. Bunlar arasında, Gümrük Birliği’ne girilmesi, gümrük işlemlerinin bilgisayarlaştırılması, gümrük kapılarının, kontrollerinin ve işlemlerinin modernizasyonu gibi uygulamalar var. Gümrük Kanunu’nun çıkarılması sayesinde de, gümrükler konusunda Avrupa Birliği(AB) mevzuatı ile tam bir uyum sağlandı. Bu durum, Ekim 2009’da yayımlanan AB İlerleme Raporu’nda teyit edildi.
Avrupa Birliği
AB, 1973 yılı başında imzalanan Katma Protokol çerçevesinde, Türkiye’den ithal ettiği mallarda gümrük vergilerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırdı. Ancak, tekstil ve bazı petrol ürünleriyle ilgili kısıtlamalar sürdü. AB Adalet Divanı’nın hizmet sunmak amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşlarından vize istenmemesi gerektiği yolundaki Şubat 2009’da aldığı karar ise, üye ülkelerin fiili uygulamaları sayesinde gerçekleşebilecek.
Gümrük Birliği sayesinde, AB ile ilişkiler neredeyse dondurulduğu noktadan ve yeniden başladı. Gümrüklerimiz standartlar, teknik uygulamalar, mevzuat ve kurumsal yapılar bakımından, AB seviyesine ulaştı. Yine, Gümrük Birliği sayesinde, AB ile olan dış ticaretimiz arttı, monopollerin gücü azaldı ve üretim artışı sağlandı.
Standartların benzerliği, yabancı yatırımların artmasına katkı sağladı ve ihracatımızı kalitesi rekabet edebilir noktaya getirdi. Halen, AB ile olan dış ticaretimizdeki ihracatımızın ithalatımıza oranı gittikçe artıyor. Gümrük Birliği sayesinde, Türkiye’ye girmiş her türlü mal, AB’ye girmiş gibi ve üzerine kâr konularak, gümrüksüz olarak ihraç edilebiliyor.
Ekonomi politikasına katkı
Halen, ülkemizde gümrükler ve gümrüklerin yönetilmesinin para ve ekonomi politikasının bir parçası olarak değerlendirilmesi konusunda bir girişim yok. Gümrüklerdeki atamalar hâlâ siyasi olarak değerlendiriliyor. Yeni gümrük kapılarının açılması, çıkar çevreleri tarafından engellenebiliyor. Gümrükçülerin eğitimi yeterli değil.
Sorunlar olsa da, gelişmeler olumlu yönde.