Dünya ekonomisinin, “global makroekonomik yapısı” büyük ölçüde değişti. McKinsey Global Institute, Daniel Alpert-The Age of Oversupply’dan aldığım ve yeniden düzenlediğim verilere göre, dünyanın ekonomik yapısı son 15 yılda ciddi değişikliklere uğradı. Aşağıdaki tablo, 1995-2006 yılları arasındaki değişimi gösteriyor:
Tablodan anlaşıldığı gibi, Petrol İhraç Eden gelişmekte olan ülkelerde(PİE), nüfus daha hızlı arttığı halde, Milli Gelir önemli artış göstermiş. Buna karşılık, Japonya’da nüfus artmıyor ama Milli Gelir düşüyor. PİE ülkeleri 1995 yılında Cari Açık verirken; 2006 yılında ciddi Cari Fazla vermeye başlamışlar. ABD, Kanada ve Avrupa Birliği(AB)’nden oluşan gelişmiş ülkelerin toplam Cari Açıkları ise, neredeyse 7 kat büyümüş durumda.
Diğerleri eklenirse...
Bu dönemde, dünyanın makroekonomik yapısını değiştiren önemli bir etken daha gündeme oturdu. Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan, Türkiye gibi ülkeler, gittikçe artan Milli Gelirleri ve Cari Açıkları ile, global dengeyi iyice bozdular.
Örneğin, 2006’da 950 milyar dolar olan Hindistan’ın Milli Geliri, 2011 yılında 1 trilyon 850 milyar dolara yükseldi.
Bu kategorideki diğer ülkelerde de benzer gelişmeler yaşandı ve bu ülkeler tasarruflarından fazlasını tüketmeye başladılar.
Önceki yüzyıllarda, sömürgeci ülkelerin yaptıkları gibi. Ama, bu kez, bu ülkelerin sömürgeleri yoktu.
2011 yılına gelindiğinde
2011 yılına gelindiğinde, yukarıdaki tablonun Milli Gelir ve Cari açık durumu (2005 yıl reel dolar fiyatları esas alındığında), şu hali aldı:
Görüldüğü gibi, kutuplaşma devam ediyor. PİE ülkelerinin Milli Gelirleri katlanırken; Japonya’nın Milli Geliri 1995 yılı seviyelerine bile ulaşamamış. Bu arada, PİE ülkeleri Cari Fazla vermeyi sürdürürlerken; gelişmiş ülkeler Milli Gelirlerini ölçülü biçimde arttırıp, Cari Açıklarını biraz düşürmüşler.
Sürdürülemez bir dengesizlik sessizce sürüyor. Bu sessizlik, hem ekonomik ve hem de politik arenada her türlü gelişmeye neden olabilecek durumda.