Global kriz, globalleşmenin daha da gelişmesiyle noktalanacak. Aynen, bizdeki 2000 krizinde olduğu gibi, sistem, çürükleri veya zayıf halkaları temizliyor. Kriz bittiğinde, krizden kendilerini kurtarabilenler, daha sağlam ve daha büyük kuruluşlar olarak kendilerini gösterecekler. Kriz sırasında ise, bankalar ve sanayi kuruluşları birleşip dev kuruluşlar yaratacaklar.
Kriz, ABD ve İngiltere’nin bankacılık sistemini ciddi biçimde sarsıyor. Bu ülkelerde, bazı mali kuruluşlar devletleştirilirken, bazıları nispeten güçlü sayılan kuruluşlarla birleştiriliyor. Lehman Brothers’da gerçekleştirilmek zorunda kalındığı gibi iflaslara ise, son tercih olarak bakılıyor. Bilindiği gibi, bu bankaya bile alıcı çıkmış, ancak, kuruluşun CEO’su verilen fiyatı beğenmeyince geç kalınmış ve iflas kaçınılmaz olmuştu.
Lehman’ın, 600 milyar doları bulan bilanço büyüklüğü var ve neredeyse her mali kuruluşun bu bankada riski bulunuyor. Buna, Türk bankaları da dahil. AIG’in ise, hem daha büyük olması hem de bu bankadaki kişisel mevduatların yüksekliği, onu iflastan kurtardı. İngiltere’de ise, mali sektörün devlerinden Halifax zor durumda.
Rusya’dan fon kaçıyor
Krizle karşılaşan hükümetler, mali kuruluşlardaki halk tasarrufunu korumak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bir taraftan mevduat garantileri işletilirken, diğer taraftan halkın yatırım fonlarına yatırdığı paraların yok olmaması sağlanıyor. Yani, para bankaya değil de değişik yatırım fonlarına dağıtılmışsa, bu fonların değeri biraz düşmüş olsa da, fonlar ve dolayısıyla buralara yatırılan paralar genel anlamda varlıklarını ve likiditelerini sürdürüyorlar. Kişi başına düşen fon miktarı milyonlarca doları bulsa bile, bu böyle.
Rusya’dan inanılmaz ölçüde fon kaçıyor. Daha önce, kapitalist deneyimi olmayan Rusya’nın, bu durumda ne yapacağı belirsiz. Zaten, korkulan da bu. Bir hata yapılırsa, bu ülkeye uzun süre para girmez. Petrol fiyatlarının düşme eğiliminin sürmesi de Rus ekonomisini sıkıştırıyor. Rus Merkez Bankası’nın hiç beklemeden döviz ihtiyacını karşılamaması halinde, krizin Rusya’ya bulaşması kaçınılmaz.
Güven azalıyor
Bankaların neredeyse tümünün, batan bankalardan alacakları olduğu gibi, bu bankalara olan borçları da var. Yani, sadece alacaklarını alamayacağı düşünülerek hesap yapılmamalı. Örneğin, ABD medyasında, Citibank’ın Lehman Brothers’dan 140 milyar dolar civarında alacağı olduğu, bu bankanın iflası sonrasında bunun tahsil edilemeyeceği ve Citibank’ın büyük riskle karşılaştığı yer aldı.
Bizim medyamız da bu konuda alıntı yaptı. Oysa, Citibank’ın Lehman’a hemen hemen aynı miktarda ve bu alacağa bağlı borcu bulunuyor. Yani, Lehman’ın batışı, aslında, Citibank’a önemsiz ölçüde etki edecek.
Dünyada, yatırım bankalarına olan güven azalıyor. Çünkü, bu bankaların sadece yatırımlara aracılık etmeleri gerekirken, riskli yatırımlara giriştikleri anlaşıldı. Özellikle, bu bankaların çok riskli olduğu bilinen “hedge fonları”na yatırım yapmaları, kâr için riskli diğer yatırımlardan kaçmamaları eleştiriliyor. Kriz sonrasında, yatırım bankacılığının tamamen yok olması bile beklenebilir.
Ülkemiz, krizden kaçınılmaz olarak etkilenecek ama bu etki mali sektörde çöküntüler filan yaratmayacak. Merkez Bankamız da, bu karışıklıkta, faizle oynamamakla çok iyi yaptı. Kriz sonrası ise, Türkiye’nin ve Türk borsasının önemi daha da artacak.