2008 global krizini tahmin eden Minsky, “Bir enflasyonu durdurmanın yolu, ekonomiyi tüketim malları ile doldurmaktır ve bunu başarmanın bir yolu da dış ticaret hesabında önemli bir açık vermektir” diyor. Geçtiğimiz 10 yılda, bizim yaptığımız da bu oldu. Şimdi ise, açığı nasıl kapatabileceğimizi tartışıyoruz.
Merkez Bankaları finansal istikrasızlığın baskılanmasından ve dengelenmesinden sorumlu olan kurumlardır ve ilave olarak bunu önleme sorumlulukları da vardır. En önemli istikrarsızlık kaynağı ise, yüksek enflasyonlardır. Bu nedenle de, Merkez Bankamız, enflasyonu yükseltmeme yönünde hedefleme yapmakta ve tedbir almaya çalışmaktadır.
Hızla büyüyen bir kamu kesiminin enflasyonist etkisi, yalnızca kamu kesiminin açık vermesine bağlı değildir. Dengede olan veya faiz dışı fazla veren bir bütçeyi sürdürebilmek, kamu harcamaları arttığında, gelirlerin de arttırılmasını gerektirir.
Şimdi yapmaya çalıştığımız gibi, enflasyonist olmayan bir büyüme peşinde isek ve yatırımcılar ile finansal kurumlar likidite ve güvenlik istiyorlarsa; politik istikrarı sağlar sağlamaz, maliye politikası ve açık finansman politikası ile genişlemeyi sağlamalıyız.
Kredilendirmek...
Kredi vermek, hizmetlerini yaymak bankacıların çıkarına olduğu gibi; sermaye varlıkları fiyatı, yatırım mallarını fiyatını aştığı sürece, bankacıların hizmetlerini kullanmak yatırımcıların çıkarınadır. Mal üretimindeki piyasaya arz süreci uzadığı durumda, duyarlı bankacılığa sahip finansal piyasalarda, ek finansman talebi, telafi edici finansman arzı yaratır. Ülkemizde henüz olmayan kredi piyasasının oluşturulması da, bir telafi edici finansman biçimi sayılabilir.
Bankacılar borçluları ve kredi limiti sahiplerini denetler. Bir kredi limiti açıldığında, bankacı borçlunun işleri ve müşterisinin varlığını etkileyebilen finansal gelişmeler konusunda sürekli bir endişeye sahiptir. Bir bankacı doğal olarak, kendisine mevcut ve potansiyel borç verenlerinin gözetimini de kabul eder. Buna karşın, mevduat sahibinin gözetimi ortadan kalkar. Mevduat sahibi adına denetim, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından yapılır. Bu nedenle de, düzenleyici ve sigortalayıcı kurumlar, banka varlık-sermaye oranlarını ve varlık yapılarını ,kontrol altında tutmak zorundadırlar.
Hazine’nin rolü
Bizde, Merkez Bankası’nın bankalar üzerinde karar alma yetkisini almış bulunan Hazine, finansal sistemin çöküşünü önleyememiştir. Sonuç olarak, BDDK ve TMSF, Merkez Bankası ve Hazine’den bağımsız olarak kurulmuştur. ABD’de de Federal Deposit Insurance Coperation (TMSF benzeri), State Banking Departments ve Comptroller of Currency de benzer nedenlerle, türemiştir.
Her kazancın, bir maliyeti vardır. Ancak, bazen bir ekonomide kazanç, maliyetten önce gelir. Yani, geçici bir süre, kâr etmeden üretim sürdürülebilir. Halen, bizim ekonomimizde varlığını sürdüren bir çok işyeri, bu durumdadır. Bunun da ötesinde, halen, tartışması bitmeyen erken seçim olasılığı ve terör tehdidi, derin bir kriz tehdidi oluşturmaktadır.