Ekonomimizin en büyük risk unsurunu önümüzdeki seçimler oluştururken; şimdi, başımıza bir de Irak - Suriye gerilimi çıktı. Bu siyasi riskler dışında ekonomimizin tek riski, cari açığımız olarak görülüyor.
Mart ayında yıllık 60 milyar dolara yaklaşan ve gayrisafi milli hasılamızın (GSMH) yüzde 6.1’ine ulaşan cari açık, daha sonra gerileyerek yıllık 50 milyar doların altına çekildi. Bu gelişmeden ve aşağıda açıklanan uluslararası piyasalardaki diğer gelişmelerden sonra da, yabancı yatırımcılar portföy yatırımı listesine yeniden Türkiye’yi aldılar.
Halen, cari açık bakımından dünyanın en çok açık veren ülkesi, 380 milyar dolarla Amerika Birleşik Devletleri. Ancak, bu açık ABD’nin GSMH’sinin ancak yüzde 2.2’sine denk geliyor. ABD’nin arkasından 112 milyar dolar açıkla İngiltere ve 82 milyar dolar açıkla Brezilya geliyor. Ancak, bu ülkelerin hiçbirinde cari açık oranı GSMH’lerinin yüzde 3.6’sını geçmiyor. Bu uluslararası karşılaştırmalı konum nedeni ile cari açığımız yabancıları korkutuyordu. Cari açığımızın bir nebze kapanması kur artışı, kredilerin azaltılması, büyümenin yavaşlatılması, faizlerin artırılması sayesinde gerçekleşebildi.
Ancak, bu sefer de, güney sınırlarımızdaki gelişmeler, yabancı yatırımcılar için, önümüzdeki dönemin en önemli risk unsuru olarak ortaya çıktı.
Dünya etkisi ne olur?
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faizleri düşürmesi; Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) zaten düşük olan faizleri artırmaması; gelişmiş ülke piyasalarındaki faiz dalgalanmalarını azalttı ve gelişmiş piyasalardaki risk primleri düştü.
Bu durum, yatırımcıları, bizim gibi biraz daha riskli ülkelere ve gelişmekte olan piyasalara girmeye yöneltti. ECB’nin de parasal sıkıştırmayı azaltma kararı, bu eğilimi desteklemeye başladı. Nisan 2014 başından itibaren, yabancı yatırımcılar hem gelişmekte olan ülkelerin borsa kâğıtlarını hem de bu ülke hazinelerinin borç enstrümanlarını almaya başladılar.
Bu eğilim, ülkemizdeki seçim riski nedeniyle bir ay gecikmeyle ülkemizde kendini göstermiş olsa da; son 1 ayda piyasalarımıza 4.5 milyar dolar girmesiyle; döviz kurları düştü ve borsa endeksimiz yükseldi. Yabancıların davranışlarında, Suriye ve Irak olayları nedeniyle bir değişim olup olmayacağını; bugün ve yarın göreceğiz.
Jeopolitik risk ve Ukrayna’daki tansiyon nedeniyle, Rusya’dan 160 milyar euro çıkması ile birlikte; gelişmiş ülke pazarlarından 100 milyar euro çıkış yaşanması sonucu, euro - dolar paritesi 1 euro = 1.40 dolar seviyelerini test etmişti. Ancak, Fed’nin her ay yaklaşık piyasadan 10 milyar dolar çekecek olması ve Fed politika faizinde artırım beklentisinin 2015 yılı ortalarına doğru kayması olgusu, ECB’nin yaptığı faiz indirimi etkisiyle birleşince; euro - dolar paritesi, 2.5 yıllık bir rekor seviye sayılan 1 euro = 1.40 dolardan, 1 euro = 1.35 dolar seviyelerine geriledi.
Pekiyi, sınırın etkisi nedir?
Enerji fiyatlarında düşme beklenirken, Irak ve Suriye’deki son gelişmeler petrol fiyatlarını da yükseltecek gibi görünüyor. Enerji fiyatlarının yükselmesi en çok Rusya’nın işine yarayacak. Biz ise, savaş riski ve cari açık artışı riski ile karşı karşıyayız.