Trump’ın ABD Başkanı seçilmesiyle, ABD ve Rusya arasında ılımlı politikaların gelişeceğini, Rusya’nın Ortadoğu’da daha güçleneceğini, buna karşılık ABD’nin Güney Çin Denizi’nde gücünü artırıcı tedbirler almaya başlayacağını düşünüyorum. ABD’nin, dünya gücü haline gelmeye çalışan Çin’in pervasızca yayılma isteklerine bir dur diyeceği anlaşılıyor. Kısacası, dünyadaki yeni çatışma bölgesi Güney Çin Denizi olacak.
IMF, CPB, WTO ve Akbank kaynaklarından derlenen aşağıdaki gösterge, dünya ticaret hacmindeki, gelişmekte olan ülkeler ve Çin’deki büyümeyi gösteriyor. Korkulan, Çin’in büyümesi değil, bu büyümeyi silahlanmada ve emperyalist amaçlarla kullanması. Bu gelişmeler olurken, ülkemiz ekonomisine en çok siyasi belirsizlik etki ediyor.
Siyasi belirsizliği ortaya çıkaran etkenler arasında, Suriye’deki savaş durumumuz, Avrupa Birliği ile nereye gidileceği belli olmayan ilişkilerimiz, Rusya’nın yaptığı ittifaklarla üç tarafımızı çevirmiş olması, PKK ve FETÖ ile mücadele, FETÖ mücadelesi nedeniyle el konulan 600’den fazla şirketin yaratacağı üretim ve istihdam düşüşünün etkileri, başkanlık sisteminin getirilmeye çalışılması gibi gelişmeler var.
Ekonomimizde şimdiki ortamda en çok izlenmesi gereken olgu, ödemeler dengesi sorunlarımız. Bu sorunun başında cari açığımız nedeniyle ayda 4 milyar dolara ulaşan döviz gereksinimimiz ve bu açığı karşılamak için alınacak olan tedbirler geliyor. Bu tedbirlerin bir bölümü Merkez Bankası tarafından, bir bölümü Maliye tarafından alınacakken, SPK, BDDK ve MASAK’ın mevcut katı kuralları yumuşatıcı tedbirler alması gerekiyor.
Hazine borçlanması
Bu ortamda, önümüzdeki en büyük tehlike Hazinemizin borçlanamama olasılığı. Hazinemizin borçlanmaya devam etmesi ve mümkün olduğu kadar ucuza borçlanması gerekiyor. Hazine’ye, hem iç kaynaklar hem de dış kaynaklar borç verir. Merkez Bankamız referans faizini hangi seviyede belirlerse belirlesin, uzun vadeli gerçek faiz oranı, Hazine’nin borçlanabilme faizidir. Kısa vade için, Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleriyle bankalara borç verdiği haftalık faiz esas alınır. Geçtiğimiz haftalarda, Hazine kâğıtlarına gelen talebin bir miktar azaldığını gördük. İhalelere olan talep havuzunun genişliğini korumak, Hazine’nin birinci görevi olmalıdır.
Bu ortamda ikinci dikkat edilmesi gereken önemli şey, bütçe disiplininin ve kontrollü para politikasının sürdürülmesidir. Maliye’nin vergi barışı operasyonu çok başarılı olarak sürdürüldü. Otomobil vergilerine yapılacak olan düzenlemenin de Maliye için faydalı bir operasyon olacağı anlaşılıyor.
Varlık Barışı
Ancak, “Varlık Barışı” uygulaması, yani, Türk vatandaşlarının dışarıdaki servetlerinin Türkiye’ye vergisiz olarak sokulma operasyonu başarı kazamadı. Başbakanımızın bu konuda Maliye Bakanı’nı uyardığı; Maliye Bakanı’nın da bürokratlara sorunlarının giderilmesi konusunda emir verdiği, anlaşılıyor. Bu konuda, bankalarla bir toplantı yapıldı. Hafta içinde, sıkıntılı konulara açıklık getirecek bir düzenlemenin yapılması bekleniyordu, olmadı.
Bankalarla yapılan toplantıda “Şüpheli isen, MASAK’a bildir” yaklaşımı getirildi. Bu istek neticesinde, bankalar, sorumluluktan kaçmak için, “Varlık Barışı” ile gelen tüm meblağları MASAK’a bildiriyor. Özellikle, efektif(cash) olarak gelen paralar, beklemeden MASAK’a bildiriliyor. Bu gelişme de “Varlık Barışı”ndan faydalanarak paralarını yurtdışından getirmek isteyen vatandaşlarımızı caydırıyor.
Oysa Türk ekonomisi, böyle sıkıntılı bir ortamda, dışarıdan getirilecek paraya çok ihtiyaç duyuyor.