Geçen hafta ortasında Merkez Bankası(MB), cumhurbaşkanına bir ekonomi sunumu yaptı ve bu sunumu, kamuoyu ile paylaştı. Sunumda güzel hazırlanmış birçok grafik var; ekonominin genel durumu anlatılıyor. Ancak fiyat istikrarı sağlanması gereğinden başka ekonomi için hiçbir öneri yok.
Sunumda, son yıllarda bir türlü tutturulamayan “enflasyon hedefi”ni gösteren bir grafik yer alıyor. Büyüme hedefi ve bu konuda yapılması gerekenler ise MB’nı hiç ilgilendirmiyor. İstatistikler amaca uygun olarak seçilebilirlerdi. Böyle bir yaklaşım da yok.
MB geçen hafta yaptığı açıklamada Kanuni Karşılıklar düzenlemesi ile piyasaya, 13 Mart’tan itibaren yaklaşık bir ay içinde, 1.5 milyar dolar civarında para aktarılacağını açıklamıştı. Olumlu bir girişimdi. Ancak aynı düzenlemede 27 Mart’tan itibaren etkisini gösterecek bir Kanuni Karşılık artışına da imza atıldı. Bankaların 1 ve 2 yıllık dış borçlanmaları karşılığında, MB’na ödemeleri gereken tutarlar artırıldı ve buradan 1.3 milyar dolar rezerv katkısı beklendiği açıklandı. Kısacası dağ fare doğurdu.
Sunumdaki tutarsızlıklar
Sunumda, Türk Lirası’nın değer kazanması veya kaybetmesinin para politikasının gelecekte sıkılaşması veya gevşemesi ihtimaline bağlı olduğu söyleniyor. Ayakları yere basmayan bir sav. Bu savın TL’nin değerine etkisi ancak % 10’dur, % 20’dir.
Son 3 aydır toplam ihracat düşüyor. Düşen ihracat büyümeye de etki yapıyor. Bunun için MB’nin hiçbir tedbir veya önerisi yok.
Son 3 yılda enflasyon % 6.2, % 7.4, % 8.2 olarak gerçekleşti. Gelişmiş ülkeler ortalama enflasyonu bile % 4.7. Bizde sıkı para politikasına rağmen enflasyon artıyor, büyüme düşüyor. “Yüksek enflasyon, düşük büyüme” biçiminde sonuçlanan bu politikayı MB’ndan başka savunan kalmadı. Para Politikası Kurulu üyeleri arasında da bir görüş farklılığı olduğu biliniyor.
Bazı ülkeler için bankalararası faizler, bazıları için 5 yıllık tahvil faizleri, bazıları için 10 yıllık tahvil faizleri esas alınarak tutarsız karşılaştırmalar yapılıyor.
Neden, politika faizi bizde % 7.5 iken; cari açığının, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’sına oranı bizden yüksek olan Güney Afrika’da % 5.75; krizle boğuşan Japonya’da % 0.1 açıklanamıyor. (Bilgi için, gelişmekte olan ülkelerde ortalama politika faizi % 6.)
MB, piyasa faizlerinin düşürülmesi için mali disiplin, istikrar ve güven arttırıcı önlemler, fiyat istikrarı odaklı para politikası öneriyor. Halen hiçbir zaman olmadığı kadar “mali istikrar” var. Fiyat istikrarına uyumlu para politikasını ise MB yürütüyor. Bu durumda faizlerin düşmeme sebebi “güven ve istikrar” arttırıcı önlemlerin olmamasından kaynaklanıyor. Bu konunun muhatabı ise hükümet. Yani MB, “Hükümet yeterince güven vermiyor, istikrar vaat edemiyor. Bu yüzden faizler düşmüyor” diyor. Yabancı yatırımcının da “güven ve istikrar”a baktığını söylüyor.
Merkez Bankası’nın tek önerisi yapısal reformların hayata geçirilmesi. Yani MB “hatayı bende değil, kendinizde arayın” diyor.
Her kurumda bir miktar hata var.