Ekonomimizdeki en büyük kırılganlık faktörü, bir türlü yeterli büyümenin sağlanamaması. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı olan 2023’te hedeflenen büyümenin sağlanabilmesi için yıllık ortalama %8 büyümemiz gerekiyor. Bir taraftan, yeni doğanlara para yardımı yaparak nüfus artışını da desteklediğimiz için kişi başına büyüme oranımız daha da azalıyor. Bu gidişle, değil ilk 10 gelişmiş ülke arasına girmek, ilk 30 ülke arasına bile giremeyiz, gerinin gerisine düşeriz.
Bu yılın ilk çeyreğinde %1, 2015 yılının tümünde %3 büyüyeceğimiz tahmin ediliyor. Doğal olarak, bu oranlardan nüfus artış yüzdemiz düşülecek. Altın ticaretindeki normalleşme, jeopolitik riskler ve parite etkisi ihracatın büyümeye olan net katkısını azaltıyor. Hane halkı tüketiminde sınırlı toparlanma olsa da ülkemizdeki zayıf yatırım eğilimi sürüyor, yabancı yatırımcı ülkemize girmekte zorlanıyor. En önemlisi, maliye, bütçe ve para politikaları büyümeyi teşvik etmiyor. Küçük ve orta boyutlu esnaf kredi bulamıyor.
TÜİK ve Akbank tarafından hazırlanan aşağıdaki tabloda, yıllar itibarıyla büyüme kompozisyonu yer alıyor. Görüldüğü gibi, şimdiki ortamda, özel tüketimin büyümeye etkisi %69. Kamu tüketiminin büyümeye etkisi %15. Yatırımların etkisi ise çok düşük. Yatırım ortamı yaratılmadıkça, bundan sonraki büyüme, sadece ve sadece para basılarak sağlanabilecek.
Ne yapılmalı?
Sıkı maliye ve bütçe politikası güdülerek nispeten gevşek sayılabilecek bir para politikasına yönelmeli. Kamudaki israf politikasına bir an önce son verilmeli. Özel sektöre verilen kredilerin gayri safi milli hasılaya oranı artırılmalı. Firma borçlanmalarının özkaynaklarına oranı düşürülmeli. Firmaların ve özellikle de mali kuruluşların, hisse başı kârlılık oranını artıracak tedbirler alınmalı.
Bağımsız kurumların başına bağımsız kişiler getirilmeli. Serbest piyasanın oluşumunu engelleyen devlet kararları alınmasına son verilmeli. Rekabet Kurulu çalıştırılmalı. İhracat olanağımızı artırmak üzere, komşu ülkelerle yeniden barış ortamı sağlanmalı.