Bursaspor, muhtemelen bu yıl şampiyon olacak. Bir Anadolu takımının, üstelik en büyük ve sanayisi gelişmiş şehirlerimiz arasında yer alan Bursa ilimizin takımının şampiyon olması, hepimiz için gurur kaynağıdır. Antrenörünün ve bazı oyuncularının bir tarikata mensup olmaları nedeniyle takımın iktidar tarafından kollandığı iddiaları da beni alakadar etmiyor.
Benim anlamadığım:
1. Bursa’nın, oynamadığı maçta nasıl 3-0 galip ilan edildiği,
2. Bu haksız kazanımın, Bursa tarafından nasıl kabul edildiği,
3. Devletin bile baş edemediği bir terör örgütünün çıkardığı kargaşanın hesabının, neden Diyarbakırspor’un üzerine yıkıldığı,
4. Daha önce Bursa’daki maçta atılan sloganlar ve olaylar için neden benzer duyarlılığın gösterilmediği,
5. Bundan sonra mutlaka galibiyet ihtiyacı olan takımların deplasmanda oynayacakları maçlarda birkaç fanatik tutup sahaya salmaları halinde, otomatik 3-0 galip ilan edilip edilmeyecekleri.
Askeri harcamalar
Ülkem, en az yarım yüzyıldır ekonomik krizlerle boğuşuyor. Halkım, gırtlağından kesti; savunma harcamalarının en üst düzeyde sürdürülmesine göz yumdu. Hükümetler, yüksek enflasyonlara razı oldu; askerin isteklerini bütçe açıkları pahasına karşıladı. Medya, askeriyedeki yolsuzluk dedikodularının üzerine gitmedi; kol kırıldı, yen içinde kaldı.
Ülkemde, ordu ile ilgili son gelişmelerden sonra, benim anlamadığım:
* Kendi elemanlarını koruyamayan bir ordunun, savaş sırasında bizi nasıl koruyacağı,
* Tek tek çok vatansever ve cesur olarak bildiğimiz ordu mensuplarının, nasıl olup da sindikleri,
* Bu durumda, bir düşman işgali halinde, ordumuzun öncelikle bir halk ayaklanması olmasını mı bekleyeceği,
* Bütün bu olup bitenler için, ordu içinde neden zamanında bir iç sorgulama ve denetim yapılamadığı,
* En üst düzey komutanların bile nasıl olup da, “idare-i maslahatçı” olabildiği.
Sanırım, ordu da kendi içinde bir reform yapması gerektiğini öğrendi. Artık, hiçbir şey eskisi gibi değil.