Borsa, ekonominin ve siyasetin kan damarıdır. Bu nedenle, borsa ve piyasaları istediğiniz gibi vergilendiremezsiniz. Prensip olarak, bütün dünyada borsa ve piyasalardan işlem vergisi alınmaz ama kazanç vergilendirilir. İşlem vergisi alınan piyasa ve borsalar varsa da, vergi veya masraf oranları çok düşük tutulmuştur.
Borsa ve piyasaları vergilendirirken, aşağıdaki prensiplerden hareket edilir:
- Ülke vatandaşları ve yabancı yatırımcılardan aynı oranda vergi alınır.
- Ülkedeki teşkilatlanmış tüm borsalarda vergi oranı aynı oranda olur. Yine de, teşkilatlanmamış piyasalar(mahalli piyasalar ve internet piyasaları) vergilendirilemeyeceği için, işlemlerin bu piyasalara kayma olasılığı vardır.
- Hisse senedi, tahvil, vadeli işlem, altın, döviz gibi her piyasa enstrümanı için vergi oranı aynı tutulur. Böylece, piyasalar arası geçişler ve enstrüman maliyetleri eşitlenir. Aksi takdirde, vergi alınan enstrümanlardan çıkış yaşanır.
- Vergilendirme yapılırken, uluslararası borsalardaki rakip enstrümanların durumu da incelenmelidir. Aksi halde, özellikle yabancı yatırımcılar vergi oranının en az olduğu ülkelere kayar.
Vergilendirme gafı
Görüldüğü gibi borsa ve piyasaları vergilendirmenin, işlemlerin kayıt dışına kaymasına, vergi adaletsizliğine, sıcak para girişinin azalmasına, enstrümanlar arası fiyat farklılıklarına yol açması, neredeyse kaçınılmazdır. Borsa ve piyasalarda alınan vergi ve masraflar, işlem hacimlerinde daralmaya, aracı kuruluşların işlem büyüklüklerinin ve kârlarının azalmasına yol açar.
Ancak, borsa ve piyasalardan elde edilecek aracı kuruluş ve yatırımcı kazançları vergilendirilebilir. Vergilendirme, küçük oranlı ve kaynaktan kesme biçiminde yapılırsa, yabancılar da vergilendirilmiş olur. ABD’deki bazı enstrümanlar için uygulandığı gibi, yatırım vadesi uzadıkça vergi oranının azaltılması da mümkündür. Sonraki yazımda, ülkemizde uygulanmış “en büyük vergilendirme gafı” olan, “off-shore” uygulamasından bahsedeceğim.