Prof. Dr. Korkut Boratav’ın “Bir Krizin Kısa Hikayesi” adlı kitabı piyasada. Boratav’ın Türk ekonomisi ile ilgili çok ilginç tespitleri var. Bunlardan bazıları, aşağıda yer alıyor. Dönemlere göre büyüme hızına bakıldığında, aslında sanıldığı kadar büyümediğimiz görülüyor. Boratav’ın ortalama yıllık büyüme oranı konusundaki tespitleri şöyle:
- 1924-2008 Cumhuriyetin 85 yılında, % 4,9
-1924-1939 yeniden inşa döneminde, % 6,6
- 1940-1948 savaş yıllarında, % 0,0
- 1949-1961 DP döneminde, % 5,9
- 1962-1979 karma, müdahaleci dönemde, % 6,5
- 1980-1989 liberalleşme döneminde, % 4,8
- 1990-1997 serbest sermaye hareketleri döneminde, % 4,4
- 1998-2008 IMF güdümü döneminde, % 3,8
AK Parti döneminde, istihdam göstergeleri çok bozuldu. Bozulma, endeksler ve yüzdelerle ifade ediliyor:
Önemli tespitlerBoratav, şu önemli tespitleri yapıyor:
- Kapitalist sistemde kriz ortaya çikinca, tüm kurumları ile devletler devreye girer. Zararlar devletleştirilir; şirketler, hissedarları, alacaklıları kurtarılır. Böylece, krizin tüm maliyeti halka yüklenir. (Bu uygulama, 2000 krizi sonrasında bizde de TMSF aracılığı ile yapıldı.)
- Başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin tuttuğu yüksek döviz rezervleri, gerçekte ABD’ye verilmiş ve doğru dürüst faiz bile alınmayan paralardır. (Türkiye’nin de yüksek döviz rezervi tutmasının ve 2000 krizi sırasında bile rezervlerini satmamasının temel nedeni budur.)
- ABD, Çin’den ve diğer ülkelerden aldığı mal ve hizmetler için Dolar ödüyor. Ödedigi bu dolarlar sonradan yine faizsiz olarak ABD’ye yatırılıyor.
- Bu kısır döngüler sürdükçe ve ABD Doları dünyanın rezerv parası olmaya devam ettikçe, ABD için bir “ödemeler dengesi krizi” söz konusu olamaz.
Boratav’ın dediği gibi, dünyada olup biteni takip edemeyen bir Türkiye’den “ne köy ne de kasaba” olur. Ama, sömürü yoksa, yenilik ve üretim de olmuyor.