Göç sorunu gittikçe büyüyor. Avrupa soruna çare arıyor, bulamıyor. Sorun, kaçınılmaz olarak, ABD’ye sıçrayacak. Binlerce göçmen, Akdeniz’in sularında boğuldu. Göçmenler gemilerle zor geçilen suları botlarla aşmaya çalışıyor. Avrupalılar kendi ülkeleri dışında göçmen yerleştirme merkezleri oluşturmak istiyor. Merkel, göçmenlerin bir türlü “Alman”laşamadıklarından dem vurarak, onları sınır dışı etmek istedi, olmadı. Ülkelerinden ayrılan göçmenler, başka ülkelerdeki olanakları gördükçe, ülkelerine geri dönmek istemiyorlar. Bir çeşit, mevcut düzene baş kaldırma harekâtı başlıyor.
ABD’de Cumhuriyetçilerin başkan adayı olmak isteyen Donald Trump, Meksika sınırına duvar örülmesini önerdi. “Çin Seddi”ni örnek verdi ve benzer bir yapının mutlaka yapılması gerektiğinden söz etti. Sorun, sınırları kontrol etmekle de bitmiyor. Geleceği tahmin etmeye çalışan bilim adamları, önümüzdeki 30 yılda, göçmenlerin toplu halde aynı anda birçok gemiyi ele geçirip; Avrupa ve ABD’ye göç etme olasılığından bahsediyor.
Yanlış politikalar
ABD, Rusya ve Avrupa sınırları dışında ve kendilerinden uzak olması şartıyla, her türlü bölünmeyi, iç ve komşular arası savaşı teşvik etti. Her iki tarafa da silah satıldı; büyük insani zayiat verdirildi; medeniyetler yok edildi. Savaştan sonra, bu bölgeleri yeniden inşa etmek için, kendilerinin çağrılacağını; güçlü devletler oluşmadıkça, bu ülkelerin doğal kaynaklarına kolayca el koyabileceklerini düşündüler. Türkiye üzerinde de aynı politikalar uygulandı.
Türk hükümetleri de yanlış politikalar uyguluyor. Nüfus artışı teşvik ediliyor. “Her aileye 3 çocuk” fikrini ortaya atan kişi Aile Bakanı yapılıyor. Hâlâ Göçmenlik Bakanlığı kurulmuyor. Suriyeli veya başka ülkeli göçmenlere kucak açılıyor. Suriyeli göçmenlere ülkemizde dolaşım izni veriliyor. Ülkemize vizesiz girişin turizme yarayacağı sanılıyor; geri kalmış ülkelerle karşılıklı olarak vizelerin kaldırılması anlaşmaları yapılıyor. Komşu ülkelerdeki statükoyu bozmak için uğraşılıyor. Esad’la olan ilişki bunun bir örneği. Bütün bu gereksiz hareketler ülkemizin aleyhine çalışıyor; ülkeyi geriye götürüyor. Ülkemizde polisiye olaylar artıyor; terör yuvaları bu yanlış politikalardan beslenme olanağı buluyor. Türkiye, dünya göçmenlerinin toplanıp, gelişmiş ülkelere saldırdığı “üs ülke” haline geldi.
Kıyamet kopar...
Asıl sorun gelişmiş ülkelerden kaynaklanıyor. Gelişmiş ülkeler ve bu ülkelerin vatandaşları, kendilerini gittikçe zenginleştirirken, tüm sorunları az gelişmiş ülkelere yıkmayı, onları birbirleriyle savaştırmayı ve istedikleri gibi sömürebilmeyi istiyor. Ucuz işgücü ve hammadde peşinde koşuyorlar. Gelişmiş ülkeler göç sorunuyla baş edebilmek için;
Dünyadaki nüfus artışını durdurmaya çalışmalılar. Bunun için az gelişmiş ülke ve bölgelerde aç ve açıkta kimse bırakılmamalı; dini değerlere ve eğitime önem vermeliler.
Kendi ülkeleri dışındaki statükoyu korumaya çalışmalı, savaşları özendirmemeliler. Ülkelerin bölünmesi için çalışma yapmayı, ülkelerdeki gerilla güçlerini desteklemeyi bırakmalılar. Savaşan karşıt güçlerin her birini destekleyerek, onlara silah satmaya çalışmamalılar. Yatırımlarının tamamına yakınını gelişmekte olan ülkelerde yapmalılar. Bunun için büyük teşvikler vermeliler.
Vize uygulamalarını yeniden ele alıp, ülkelerini tamamen dışa kapalı olmaktan çıkarmalıdırlar.