MHP kendi varlığını koruyabilmek için ekonomimiz ve siyasetimizdeki mevcut çalkantılar yetmiyormuş gibi başkanlık sistemini gündeme getirdi. Bu konudaki asıl amacın baraj altına düşeceği artık iyice belli olan MHP’nin AKP içinde seçime girerek, seçim sonrasında yeniden yapılanmasını sağlamak olduğu anlaşılıyor.
MHP milletvekili adayları oy alacağına kesin gözü ile bakılan yerlerden AKP listesinde seçime girecek. MHP’nin başkanlık sistemini desteklemesi karşılığında kaç milletvekili istediği bilinmemekle birlikte şimdiki sayısına yakın sayıda iyi yerlere yerleştirilmiş milletvekili adayı sayısına razı olacağı anlaşılıyor.
İlk dört madde hariç
Anayasa değişikliği iki aşamalı olarak yapılacak. Hemen yapılacak Anayasa değişikliğinde ilk dört madde hariç tutularak başkanlık sisteminin getirilmesi öngörülüyor. İlk dört madde devletin cumhuriyet olduğunu, insan haklarına ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı kalınacağını, laik ve sosyal bir hukuk devleti olunacağını söylüyor. MHP ayrıca ‘Partili Cumhurbaşkanı’ görünüşüne de haklı olarak karşı çıkıyor. Ama cumhurbaşkanının aynı zamanda parti genel başkan olmaması şartıyla partili olmasını kabul ediyor.
Daha sonra ne olacak?
Cumhurbaşkanlığı (Başkanlık) sistemi geldikten, genel seçim yapıldıktan ve MHP yeniden parti olarak teşkilatlandıktan sonra esas büyük Anayasa değişikliği yapılacak. Bu büyük değişikliğin şimdiki Anayasa’nın değiştirilmesi bile teklif edilemeyen ilk dört maddesini de kapsayıp kapsamayacağı bilinmiyor. Bu arada Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarının da değiştirileceği anlaşılıyor. Öngörülen seçim sisteminde Türkiye bölgelere bölünüyor ve her bölgeden beş olmak üzere 600 milletvekili seçiliyor. Böylelikle MHP’ye verilecek olan milletvekilleri, AKP milletvekili sayısını düşürmemiş oluyor. İlk uzlaşmaya göre ‘Baraj Sistemi’ de devam edecek.
Sayın Başbakan sürekli “2019’dan önce seçim olmayacak” dese de şartlar oluştuğunda bu söylemden geri dönülebileceği anlaşılıyor.
Gerçekte ne getiriyor?
“Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi” getirilirse, Türkiye’de “Başbakan”ın adı “Cumhurbaşkanı” olarak değiştirilmiş olacak, Cumhuriyeti korumakla görevli, sorumsuz ve bağımsız bir makam kalmayacak. Cumhurbaşkanı adını alan Başbakan, Cumhuriyeti korumakla da görevli olacak. Değişen tek şey bakanların dışarıdan atanması olacaktır.
“Başkanlık Sistemi” tartışmasındaki temel konu, Cumhurbaşkanı (Başkan) ve milletvekillerinin seçim dönemlerinin farklı olup olmaması ve Başkan Yardımcısının Başkan’la aynı anda seçilip seçilmemesidir. Milletvekilleri ve Başkan’ın seçim dönemleri aynı olduğu sürece Türkiye’deki rejim, içeride ve dışarıda tartışılmaya açık kalacaktır.