Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

2000 yılındaki seçimde George
W. Bush, Al Gore’dan yaklaşık 500 bin oy az almasına rağmen başkan seçildi. Çünkü, Amerikan seçim sistemi, ülkenin ‘kurucuları’ tarafından belirlendiği üzere, her eyaletin asgari ölçüde temsil edilmesi esasını getirmişti. Sonuçta, Bush’un 30 eyalette, Gore’un ise sadece 20 eyalette seçimi kazanması ve Gore’un oylarının çoğunun California’dan gelmesi seçimi kimin kazandığının belirlenmesinde rol oynadı. Aslında, Bush’un oyları 44 eyalette Gore’dan fazla idi ve ülke genelinde daha eşit dağılmıştı.
İki dereceli seçim sistemi (electoral college) sayesinde, hem ülkedeki her eyaletin asgari ölçüde temsil edilmesi hem de bir bölgenin oy fazlalığı ya da nüfus fazlalığı nedeniyle diğer bölgeler üzerinde baskı oluşturması engelleniyor. Ülkenin kuruluşu sırasında 1787 yılında konulan bu prensip sayesinde, hem Kongre’ye hem de Senato’ya eyaletler asgari birer üye gönderiyor.
Bizim de yüzde 10 barajı indirilmese bile, yüzde 10’un altındaki tercihlerin de bir biçimde Meclis’te temsil edilmesi esasını getirmemiz gerekiyor.

Küba krizi nasıl aşıldı?
Sovyetler Birliği’nin Küba’da konuşlandırdığı füzelere karşı Türkiye’de ve Yunanistan’da, Amerika tarafından konuşlandırılmış bulunan füzelerin sökülmesi olayı, tarihe “Küba krizi” olarak geçti. John F. Kennedy, füzelerin karşılıklı sökülmesi anlaşmasının, ABD’nin Küba’yı işgal etmesini ve hatta Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkmasını engellemek için yapıldığını söyledi. Ancak, füze rampasız olsa bile ABD’nin yanıbaşında komünist bir rejimin oluşması engellenemedi.
Türkiye’deki füzeler, Türk Hükümeti’nin haberi olmadan söküldü. Yapılan anlaşma, Amerikan halkından hatta Başkan’ın üst düzey danışmanlarından bile saklandı. Verilen bu taviz, ABD’nin Latin Amerika ve Avrupa’daki güvenilirliğini azalttı. ABD’nin Avrupa’ya yeni füze rampaları koyabilmesi, ancak 15 yıl sonra mümkün hale gelebildi. Sovyetler’in Küba’daki füze rampalarını bilerek kamufle etmedikleri ve Kennedy’i korkutmak ve ödün almak için teşhir ettikleri, artık büyük ölçüde kabul ediliyor. Kennedy’in Türkiye’deki füzelerin zaten kullanılmaz durumda olduğunu söylemesi de ayrı bir gaftı. Sonunda, komünistler tarafından katledildi. (Steven F. Hayward The Presidents)
Biz de hala sağa sola bağırıp çağırmakla politika yapılacağını sanıyoruz. Oysa, havlayan köpeğin ısıramayacağını herkes biliyor.
Kennedy, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle devlet harcamalarının azalacağı, dolayısıyla şimdiden vergi kesintisine gidilmesi gerektiği şeklindeki görüşlere itibar etmedi. Böyle görüşlerin, “kendi kendini kandırmak” anlamına geldiğini düşünüyordu. Kennedy‘nin babasını
ABD Sermaye Piyasası Kurulu’nun (Securities and Exchange Commission) başına ataması sonrasında yapılan eleştirilere, Başkan Roosevelt, “Hırsızı yakalamak için, hırsız olmak lazım” diyerek, karşı koymuştu.