ABD (FED), Avrupa (ECB), İngiltere, Kanada, Japonya ve İsviçre Merkez Bankaları aralarında bir “Swap Ağı” kurdular. Bu anlaşma, 6 Merkez Bankası’nın kısa vadeli olarak ve belli tutarlarda birbirlerine kredi vermesi anlamına geliyor. Her bir merkez bankası kendi bastığı para cinsinden, diğer bir merkez bankasına kredi verip; karşılığında kredi verdiği merkez bankasının parası ile kredi alacak. Vadesi bittiğinde kredi yenilenebilecek.
Likidite etkisi sınırlı
Yapılan “Swap Anlaşması” sanıldığının ve gazetelerde yer aldığının aksine piyasaya likidite sağlamak amaçlı değil. Amaç, sadece geçici parasal dalgalanmaları ortadan kaldırmak ve ticaret hacmi büyük ve parası uluslararası ticarette kabul gören 6 ülke arasında daha rahat bir ödeme kolaylığı sağlamak. 6 büyük Merkez Bankası piyasalara ortak müdahale edebileceği için 6 para biriminin birbirine karşı olan değeri de -ilave para basılmadığı takdirde- aşırı dalgalanma göstermeyecek. Öte yandan, merkez bankalarından her biri, diğer merkez bankalarının hesaplarında bulunan ve kendi parası cinsinden tutulan döviz rezervlerini de kullanabileceği için piyasaya bir miktar likidite de sağlanmış olacak. Örneğin ECB, FED veya Japon Merkez Bankası’nın euro olarak tuttuğu döviz rezervlerine ulaşabilecek; ancak bu rezervler karşılığında, kendi döviz rezervlerini kredi olarak verecek.
Sorunun kesin çözümü
Avrupa Birliği’ndeki soruna bir an önce çözüm bulunmasını bekleyen borsa yatırımcıları, merkez bankalarının “Swap Anlaşması”nı çözüm sürecinin bir başlangıcı olarak kabul ettiler ve tüm borsa endekslerinde artışlar yaşandı. Oysa, merkez bankalarının bu ortak girişimi sorunun çözülmesinde köklü ve kalıcı bir gelişme değil.
ABD yatırım fonları ve bankalarının Avrupa’ya olan limit ve yatırımlarını iyice düşürmesi, Avrupa bankalarının ABD doları cinsinden olan kaynaklarının iyice kurumasına yol açtı. Bu nedenle Avrupa bankalarının kredi vermekte zorlanması, bu ülkelerdeki tüketim ve yatırım harcamalarının daralmasına yol açıyor. Krediler daralınca, ticaret hacmi de daralıyor ve bu durum, tüm ülke ekonomilerini etkiliyor. Merkez bankalarının açılımı, bir anlamda bu darboğazı aşmayı amaçlıyor.
Türkiye de etkileniyor
Bu gelişmeden Türkiye de etkileniyor. Bu nedenle notumuz düşürüldü ve cari açık için daha ciddi tedbir almamız gerekiyor. Ekonomi yönetiminin aldığı ekonomiyi daraltıcı; fakat, likidite ihtiyacını karşılayıcı tedbirlerin amacı da bu.