Ak Parti’nin, çok açık bir koalisyon politikası var. Bu politika, mümkün olursa, diğer üç partiyle sırasıyla koalisyon yapmaktır. Önce, zaten her an bölünmeye, birbirlerini aşağıya çekmeye hazır olan, CHP ile koalisyon yapılması denecektir. Önümüzdeki dönemde bozulması kaçınılmaz olan ne kadar yönetim varsa, bunlar, CHP’ye bağlanacaktır. Böylece, zaten gerçekleşecek olan bozulmanın nedeni, CHP’ye yüklenecektir. Bağlanacak bakanlıkların içinde, Ekonomi Bakanlığı da olacaktır. CHP, bir yeniliğe imza atarak, milletvekili seçilmemiş olan Kemal Derviş’i Ekonomi Bakanı yapabilir. Sanırım, Maliye Bakanı da bellidir. Ak Parti - CHP koalisyonu, CHP’nin içten bölünmesi için bulunmaz bir fırsattır.
Orta sağ partilerle yapılan tüm koalisyonlarda olduğu gibi, Ak Parti - CHP koalisyonunda da bir bütün olarak hareket edebilen, Ak Parti’nin güdümü olacaktır.
Bir süre sonra, CHP yıpranınca, Ak Parti CHP’yi sırtından atıp, MHP ile koalisyon yapacaktır. Koalisyon, CHP’den önce, MHP ile de olabilir; sonuç değişmez. MHP de bir süre Ak Parti’ye payanda olacak, işi bittiğinde kapıya konulacaktır.
Yolsuzluk iddiaları...
Ak Parti’nin, koalisyonla bile iktidarda kalması, yolsuzluk iddialarının unutulması veya zaman aşımına uğraması için, elzemdir. Zaten, iktidarda olunmaması halinde, IŞİD’e yardım edildiği gerekçesiyle ABD ve/veya Avrupa harekete geçebilecek; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bizim yapamadığımız yargılamaları yapmaya soyunacaktır.
Türkiye’de ne zaman seçim yapılırsa yapılsın, orta sağ bir partinin iktidara gelmesi kaçınılmazdır. Toplumun yapısı böyledir. Zaten, sadece onlar “iş” yaparlar.
Bir orta sağ partiyi iktidardan etmek istiyorsanız, ya yeni bir orta sağ parti yaratmak ya da şimdi yapıldığı gibi, barajdan vs. faydalanarak partiyi alaşağı etmek gerekir. Ancak böyle oyunlar orta sağ partiler için sadece bir kez yapılabilir.
Ak Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak istiyorsanız, ya MHP’yi orta sağ parti haline getirmek ya MHP’yi biri “orta sağ” olacak iki partiye bölmek ya da Ak Parti’yi iktidardan uzaklaştırarak, ikiye bölünmesini beklemek gerekir.
Ak Partililer oyunun kuralını herkesten iyi bildiklerinden, böyle bir oyuna gelmeyeceklerdir. En azından, gelmemek için her şeyi yapacaklardır. Zaten %41 oy almış bir parti olarak diğer partililerin oyununa gelmek içlerine sindiremeyecekleri bir durumdur. Bu nedenlerle de akla gelen her türlü taviz verilerek iktidarda kalınacaktır.
CHP’nin eli
CHP’nin yapacağı tek şey, Ak Parti dışındaki partilerle bir koalisyon kurmaktır. Bu durumda, ilk kongrede Ak Parti Genel Başkanı’nı değiştirecektir.
CHP, koalisyon kurmak için, diğer partilere her türlü tavizi vermeye hazır olmalıdır. Bu tavizler arasında, Başbakanlığı bile vermek vardır. MHP’ye her türlü taviz verilerek, HDP ile iş birliği yapması sağlanmalıdır. İşte, CHP’nin politikayı bilip bilmediği, bu noktada belli olacaktır. CHP’nin bu işi de eline yüzüne bulaştıracağını sanıyorum. Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanımızı ziyaret etmesi sonunda zafer işareti yapması bile bunun bir göstergesidir.
Orta sağ partiler demokratik hayatımızda her zaman var olmuşlar ve var alacaklardır. Geçici bir süre için iktidardan ayrılsalar bile, yeniden iktidara geleceklerdir. İşadamlarımızın ve bürokratlarımızın da orta sağ partilerine yanaşma ve kendilerini sevdirme süreci, hiçbir zaman bitmeyecektir. Bir orta sağ partinin geçici bir dönem için iktidardan uzaklaşması, “Bak senin kötü gününde de yanındaydık” demek isteyenler için bir fırsat olacaktır.
Kısacası bir orta sağ parti (şimdiki durumda, Ak Parti) kaçınılmaz iktidar partisidir. Hatta kaderimizdir.