Türkiye'nin kadın hat sanatçısı: Gaye Zapsu

AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın yanında; Batı eğitimi almış, içki içen, sosyal yaşamın renklerini dışlamayan, yaşamın anlamıyla ilgili, zenginler kulübü üyesi Cüneyt Zapsu'yu, tanıdığım günden beri aynı soruları sorarım:
"Neden buradasın? Senin gibi yaşamayan insanlara prim vererek Türkiye'ye nasıl bir hizmet edeceğini düşünüyorsun? Sen mi yanlışsın, onlar mı?"
Bıkmadan, usanmadan, incinmeden, incitmeden yanıtlar:
"Türkiye'nin kendisi ile barışması gerekir. Demokratik açılımlara ihtiyacımız var. Erdoğan karizmatik ve güvenilir bir lider. O gelecek, biz içinde olursak Türkiye'de barış olur."
En son Erdoğan'ın Roma gezisinden notlaştık, şöyle diyordu:
"Berlusconi ile 40 dakika başbaşa görüştüler, akabinde 2 saat sürdü. Berlusconi kapıdan çıkarken yanıdakilere "Böyle olacağını sanmıyordum" diyordu. Belediye Başkanlığı döneminden Erdoğan ile dostluğu olan Roma Belediye Başkanı, Avrupa Parlamentosu'nda bizim için lobi yapacağını söyledi. İtalya Parlamento Başkanı, TBMM Başkanı seçildiğinde, parlamentolarında Türk Dostluk Grubu kuracağı sözünü verdi."
Belli ki Roma'ya giden herkes gibi Cüneyt Zapsu da olumlu izlenimlerle dönmüştü.

Dosta vefa gibi
Erdoğan hapise girdi, yasaklı oldu; kendisinin Hizbullah ile ilişkisi olduğu iddia edildi ama Zapsu söylediklerinden hiç sapmadı, hele 28 Şubat ile birlikte MÜSİAD'dan istifa eden işadamlarına hiç benzemedi.
Ağabeyi Aziz Zapsu MÜSİAD üyesi, kendi TÜSİAD üyesi kaldı.
Erdoğan'ı sermaye ile buluşturdu, sohbet ettirdi...
28 Şubat'ın korkuları henüz silinmemişken, dönemin TÜSİAD Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın evinde bir grup işadamı ile Erdoğan'ın yemek masasını organize etti.
Bir yandan da TÜSİAD'da demokratik talepleri dile getirken sert çıkışlar yapmaktan geri durmadı.
Zapsu siyasete ilgiyi dostlarına vefa gibi gördü, dostları ise İslam'a göre göre yaşayanlar arasından çıktı.
Korkut Özal'ın kurduğu Demokratik Parti'nin önce İstanbul İl Başkanığı'na ardından da Başkanvekilliği'ne getirilmesi bu yüzdendi.
Meclis'e uzak, siyasete yakındı.

Sandviç'ten BİM'e
Cüneyt Zapsu'nun siyasi kariyerini kavrayabilmek için ailesine, hatta köklerine bakmak gerekiyor.
Zapsu'nun dedesi kürt aydını Abdürrahim Zapsu, öldürülen Musa Anter'in kayınpederi, aynı zamanda da "Büyük İslam Tarihi" kitabının yazarı.
Abdürrahim Zapsu, oğlu Pertev gibi kızlarını da Fransız okullarında okutacak kadar da eğitime önem veren bir kişilik.
Pertev Zapsu, Uzel Makina'nın sahibi Rusçuk kökenli İbrahim Uzel'in kızı Gaye ile evleniyor ve Cüneyt ile ağabeyi Aziz Zapsu dünyaya geliyor.
Demokrat Parti mağdurlarından Pertev Zapsu Almanya'ya yerleşiyor. Oğulları ilkokula burada başlıyor. Aile önce Almanya'da sandviç satıyor, ardından iplik ticaretine giriyor ve bu alanda büyüyor.
Aile 1966 yılında Türkiye'ye dönüyor. Uzel Makina'da ortaklığı olan Zapsu ailesi yakın tarihte bu ortaklıktan ayrılıyor, fındık işine giriyorlar. Uluslararası alana taşınan fındık işi Cüneyt'in alanında kalıyor, BİM Marketler ağabeyi Aziz'in...

"Kapak kızı" oluyor
Cüneyt'in annesi Gaye hanım, bugün değil, geçmişinden beri başörtüsü ile tanınıyor. Tabii güzelliği de gözden kaçmıyor.
Gaye hanım "Türk Müslüman Kadını" portresi olarak, sağın ünlü edebiyatçısı Necip Fazıl Kısakürek'in çıkardığı "Büyük Doğu" dergisine kapak oluyor.
Önceki yıl Tayyip Erdoğan ve eşi Emine hanımın da yer aldığı Azizler Holding'in geleneksel iftarında Gaye hanımla aynı masayı paşlaştık. Burada Cüneyt Zapsu ile yaptığımız sohbette, Gaye hanımın Türkiye'nin tek mi olduğunu hatırlamıyorum ama, "kadın hat sanatçısı" olduğunu öğrenmiştim. Bildiğim kadarıyla hat sanatı erkeklerin ilgi alanında, ancak hatların etrafındaki yaldız süslemesi olarak tanımlanan teshib sanatı kadınların elinde.
Zapsu ailesinin hayır işleri de pek duyulmuş değildir, sessizdir. Fatih Camii'nin tanesi 20 - 25 bin dolar olduğu söylenen oyma kapılarını Zapsu ailesi bağışlamıştır.
Zapsu'nun Eroğan'ın yanında durması rastantı değil. Dedesinden kürt, babasından DP'li olduğu, annesinden türbanı devraldığı için mağdur bir gençlik geçiren mozaiğin ta kendisi...