Elde var hüzün... Sezona Süper Kupa zaferiyle bembeyaz sayfa açarak başlayan Beşiktaş, aralık ayı girmeden yine Süper Lig yarışına havlu attı, siyahlara büründü. Tünelin ucu karanlık. Futbol aklı yok, kadro mühendisliği kötü. Nereden tutsan elinde kalıyor.
Büyük bir camia bu kadar kırılgan olmamalı. Yenilgilere, kötü gidişata isyan eden bir oyuncu bile yok. Dolmabahçe kalesi çoktan yıkıldı. Anadolu kulüpleri dahi rahatlıkla İstanbul'da kazanmaya başladı. Geçiş oyununu etkili oynayan her takım, Beşiktaş'tan çok rahat puan alır. Milli aradan sonra takımlarının sahaya karakter koymasını bekleyen siyah-beyazlı taraftarlar bir kez daha büyük hayal kırıklığı yaşadı. Süper Lig'de tam 1 aydır kazanamayan Kartal, Göztepe karşısında nakavt oldu.
Van Bronckhorst'la olmadı, olmayacak da... Israr etmek zaman ve prestij kaybı. Haftalardır oyun ve fizik-kondisyon olarak geriye giden, hatta dibe vuran bir takım var. Beşiktaş kontratak takımı değil Gio. AZ Alkmaar veya Twente ile karıştırma. Sana iyi anlatamamışlar galiba, burası büyük bir camia. Beşiktaş kontratak oynamaz, oyunu domine eder.
Duran top zaafiyeti haftalardır devam ediyor, ancak Hollandalı teknik adam bizim gibi kenardan izlemekle yetiniyor. Trabzonspor, Galatasaray ve Eintracht Frankfurt maçlarının ardından Göztepe karşısında da duran toptan ağlarında goller gördü siyah-beyazlılar. Van Bronckhorst'un "Baskıyı her zaman hissediyorum ama ligi 46 puan geride bitirdiğiniz bir sezonun ardından şampiyonluktan bahsedebilir misiniz?" şeklindeki açıklaması ise bardağı taşıran son damla oldu. Siyah-beyazlı formayı sahaya koy, şampiyonluğa oynar. Yönetimin Van Bronckhorst ile ilgili bir an önce aksiyon alması lazım. Zorlu fikstürde daha büyük felaketler kapıda çünkü.
Göztepe organize bir oyunla haklı bir galibiyet aldı. İzmir ekibini ve rakibin zaaflarını iyi etüt eden teknik direktör Stoilov'u tebrik edelim.