Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İttifaklar kapsamında her iki tarafın bileşen partileri hesaplarını yaptılar ve adaylarını saptadılar. Mart’ın 3’ünde de listeler kesinleşecek. Yani yerel seçime dönük kâğıt üstündeki siyaset mühendisliği tarafı tamam. Sıra seçmeni ikna etmekte çünkü her iki tarafta da birçok yerde kendi partilerinden olmayan, tanımadıkları adaylara oy verilmesi isteniyor. Dahası, bunlar arasında siyasi partilerin felsefesine, programına ters olanlar bile var. Dolayısıyla da ideolojiden ziyade her şeye rağmen kazanma odaklı formüller daha ön planda. Tabii seçmeni ne kadar ikna ettiğinle doğru orantılı olarak. Zira eskiden seçmeni etkileyen gönül verdiği parti, ideoloji vardı, yani sağcı sağcı, solcu solcuydu ama şimdi siyaset öyle bir noktaya geldi ki ya bu blok ya öteki blok... Bunda da sistemsel değişiklik kadar, oy kaygısıyla partilerde yaşanan ideolojik zikzaklar da son derece etkili. Örneğin, dün konuştuğum eski yeni birçok siyasetçinin buna dönük ortak tespitleri şöyleydi:

Haberin Devamı

“Siyasi partiler kendi arasındaki siyasal farklılıkları törpülediler. AKP ile MHP neredeyse tek parti haline geldi. CHP sol bir partiydi, sağa kaymaya, sağdan adaylar tercih etmeye başladı. Kendi içerisinde sol düşünen hatta Kemalist düşünenleri dahi ayıkladı. Böylece İYİ Parti’yle yaklaşım kaydetti. İYİ Parti’ye bakarsan, o da kendi içerisinde dönüşüm arayışında. Yani MHP’den kopmakla beraber, bugün İYİ Parti’nin içerisinde milliyetçilerden çok CHP’liler var. O nedenle de dönüp baktığında birçok insan artık bu benim partim değil, kendimi buraya ait hissetmiyorum deyip, başka yerlerde arayışa giriyor. Dolayısıyla, siyaset ideolojilerden sıyrıldı, günlük hesaplara dönüştü.”

Hiçbir partinin tüzüğünde, programında yer alan ilkelere uygun değerlendirme yapmadığını belirten CHP’nin önde gelen bir isminin öngörüleri de şuydu:

“Siyaset beklentili insanların elinde yani birisi partiden içeri girdiği zaman hemen ya belediye başkanı ya il genel meclis üyesi ya da milletvekili olmayı bekliyor. Her siyasi partinin kadrosunda beklentisiz insan sayısı yüzde 1 dahi değil. Hal böyle olunca, bütün partiler seçimi kiminle kazanırım diye bakıyor. Bunda da birinci kaygı kendisinin parti üst yönetiminde kalabilmesini sağlayacak kişi mi, ikincisi ise oy getirir mi? Mesela, İstanbul’da Beyoğlu’nu CHP başka bir partinin liderine teslim etti. CHP’de çıt yok. Tabii aynı durum İYİ Parti için de geçerli. Onlar da Beyoğlu bir başka partinin genel başkanına teslim edilirken, bunu pazarlık unsuru yaptılar, onun karşılığında birkaç ilçe veya il fazladan aldılar. Yani partilerin programlarıyla görüntüleri örtüşmüyor. Solum diyen sağa çekiyor, sağdayım diyen de daha soldaki bir adaya ses çıkarmıyor. Artık herkes ideolojiye değil, tribüne oynuyor.”

Haberin Devamı

Ne olacak bunun sonunda? Partilerde program revizyonu mu yoksa daha köklü gelişmeler mi?

“Programları değiştiremezler. Bütün bunların sonunda Türkiye’de yeni oluşumlara, yeni siyasi partilere ihtiyaç doğacak. Bu seçimlerin sonunda mevcut liderleri samimi bulmayıp mevcut partilerin programlarını, tüzüklerini, felsefelerini yansıtmayıp, oportünist davrandıklarını beyanla yeni partiler doğacak hem sağda, hem solda hem merkezde. Yani seçimlerin sonucu yeni siyasi partilerin doğum günü olacak...”