Yeni yıl umut demek. Umut ise geleceğin mutluluklar getireceğine dair hayal kurmak. Yani insanı yaşama bağlayan tek şey. İşte bu duygularla kimimiz çok lüks yerlerde, belki ülkemizden uzakta, kimimiz ise evinde ya da görev başında “merhaba” dedik 2024’e... Yanı başımızdaki bombaların yağdığı topraklarda ise kan ve gözyaşı vardı...
Çünkü İsrail, Gazze’de işgal ve katliamlarına ara vermeden devam ederken, bu alçaklığa arka çıkan, çocukların, kadınların öldürülmesine göz yuman ABD başta, batı dünyası ülkeleri de başka sinsi planlar peşinde koşuyor. Hem de daha en baştan bu katliama destek veren Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden (GKRY) oluşturulacak deniz koridoruyla Gazze’ye insani yardım adı altında. Yani BM’de “acil insani yardım” önerilerine karşı çıkan, hayır diyen, İsrail’in kendi belirlediği rotalarda ilerleyen BM konvoylarını vurmasını seyreden ABD ve batı dünyası hiç utanmadan vicdan ve insanlıktan söz ediyorlar. Niyesi de belli. Hepsinin de niyeti yardım falan değil İsrail- Filistin krizini fırsat bilerek askeri anlamda GKRY’de konuşlanmak ve kalıcı olmak. Nitekim bu bağlamda da GKRY toprakları önce İsrail, Gazze ve Lübnan’daki savaş bölgelerinden vatandaşlarını tahliye etmek isteyen yabancı askeri güçlerin karargâhı haline geldi, hemen sonrasında da oralar ABD’nin orkestra şefliğinde, Almanya, Hollanda, İngiltere, Fransa ve Kanada gibi ülkelere bağlı tahkim edilmiş askeri unsurların konuşlanmasıyla üsse dönüştü.
İngiliz üsleri vasıtasıyla İsrail’e silah sevkiyatı yapılıyor. İsrail’den gönderilen askerler İngiliz üslerinde bakılıyor, besleniyor. ABD ve Alman askerleri müdahale için emir bekliyor. Adanın Rum kesimi işgalci askerler için aktarma merkezi işlevi görüyor...Ayrıca İsrail-Hamas çatışmasını bilen pek çok aktör de Doğu Akdeniz’de faaliyetlerini artırdı. Geçen yılın son iki ayındaki bölgedeki askeri hareketlilik ve görüntüye bakıldığında da ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Hollanda, İtalya, Yunanistan, Birleşmiş Milletler ve NATO savaş gemileri GKRY’nin Limasol ve Larnaka limanlarını kullanıyor. Hepsi de insani yardım malzemesi değil, bomba, silah, mühimmat yüklü...
Bu arada Rum Milli Muhafız Ordusu Ada’ya konuşlanan Almanya ve Fransa’ya bağlı askeri unsurlar ile pervasızca tatbikatlar gerçekleştirdi. Yine GKRY tarafından bölgede yaşanan kriz dikkate alınarak 2017 yılından itibaren Fransa’nın desteğiyle yapılması sürekli gündeme getirilen fakat bugüne kadar bir girişimde bulunulmayan, Mari/Evangelos Florakis Deniz Üssü’nün de yüksek tonajlı gemilerin kullanımını sağlayacak şekilde geliştirilmesi için GKRY 2024 yılı bütçesinde 400 milyon euro kaynak ayrıldı... Bunların hepsi de sözde NATO müttefikimiz ABD’nin koordinatörlüğünde gelişiyor. Bu sinsi, karanlık plan ve gelişmeler nedeniyle askeri kaynakların değerlendirmeleri de şöyle:
“GKRY, Türkiye’ye karşı güç dengesini değiştirebilecek şekilde hem bölgedeki rolünü yükseltme hem de ABD ve AB ülkelerini Kıbrıs’ta konuşlandırma çabası içerisinde. İsrail-Filistin krizindeki üçüncü taraf devletleri insani yardım adı altında GKRY’ndeki askeri altyapı ve tesislerin geliştirilmesine destek sağlayarak Ada’da daimî olarak konuşlanabilir. GKRY’nin üçüncü taraf devletlere üs vermesi 1960 Antlaşmalarının (Kuruluş, Garanti ve İttifak) ve uluslararası hukukun açık bir ihlali. Üçüncü taraf devletlerin Ada’daki İngiliz Üslerinde konuşlanmaları da 1960 Antlaşmalarının ruhuna aykırı. Kıbrıs’ın garantörünün Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin de Ada’nın ortağı olduğu göz ardı ediliyor...”
Yani son yıllarda ABD’nin gölgesinde şımararak Kıbrıs Türk halkına karşı bir tehdit unsuru haline gelen silahlanma faaliyetlerine hız kesmeden devam eden sınır hattı boyunca 250’ye yakın ağır silah mevzileri yerleştiren, papazlara silah atış talimi yaptıran, PKK/YPG terör örgütüne destek veren, silah ve mühimmata milyonlarca euro harcayan, birçok ülke ile artan sayıda askeri tatbikat gerçekleştiren ve ikili askeri ittifaklar kuran Rum tarafının bu kışkırtıcı faaliyetleri artık hepten azgınlık boyutuna ulaşmış durumda... Türkiye’de tüm bu gelişmeleri yakından izliyor, kayda geçiriyor...
Dolayısıyla GKRY tarafından gündeme getirilen “Gazze’ye deniz yolu ile insani yardım koridoru”nun hem bunları hem de Rum topraklarından İsrail’e askeri desteği “perdeleme” niyeti taşıdığı açık ve net.
Sözde yardım planı!
İsrail ile iş birliği yapan, hatta İsrail tarafından müttefiklik ve gerçek bir dost olarak “onur nişanıyla” ödüllendirilen GKRY’nin Gazze’ye yardım önerisinin dünya kamuoyunu yanıltmaktan başka bir amaca hizmet etmediği, etmeyeceği ortada. Görünürde “Gazze’ye yardım” bahanesi öne sürülüyor ama gerçekte Filistin’den koparma amacı taşıyor. Plana göre; Gazze’ye nakledilmesi gereken su, gıda ve ilaç gibi tüm insani ihtiyaçların, Larnaka limanında oluşturulacak özel bir bölgede toplanması ve burada İsrailli yetkililerin kontrolünden geçtikten sonra Gazze’ye nakledilmesi öngörülüyor. Deniz yoluyla gönderilecek yardım malzemelerini taşıyan gemilerin Gazze Şeridi’nde nereye yanaşacağı ise bilinmiyor. Bu amaçla işgalci güç kontrolünde küçük bir limanın inşası ya da Mısır’ın El-Ariş limanına gönderilerek, buradan kara yoluyla Refah kapısından Gazze’ye girişinin sağlanması gibi formüller üzerinde de konuşulduğu belirtiliyor. İki taraf da rotayı kullanma konusunda hemfikirler, ancak hala çözülmeyi bekleyen bazı lojistik sorunlar var yani. Rum Kesimi ile İsrail arasındaki bu ‘deniz koridoru’ planıyla aynı zamanda Türkiye’nin Gazze’ye yardım ve desteğinin de kesilmesi de amaçlanıyor.
Açıkçası ABD ve İngiltere’nin Kıbrıs Ada’sında karanlık işler çeviriyorlar. Katil İsrail, bombalarla kadın, çocuk, yaşlı demeden on binlerce masum Filistinliyi her gün ve her an vahşice katlederken, onlar kuklaları GKRY üzerinden yeni kirli oyunlar tezgahlıyorlar. Gazze’ye insani yardımı düşündükleri falan yok. Böyle bir niyetleri olsa yapanı engellemezlerdi zaten. Bölgeye savaş değil, insani yardım malzemeleri taşıyan gemilerini yollarlardı... Bütün dünya kamuoyu bunları görüyor ve biliyor...
2024’ün barış ve mutluluk getirecek “yepyeni bir yıl” olması dileğiyle...