Türk Silahlı Kuvvet-leri’nin Suriye’deki IŞİD güçlerini temizlemeye yönelik harekatı ikinci ayına ulaştı.
Musul’un IŞİD’den temizlenmesini sağlamak amacıyla ABD öncülüğünde başlatılan operasyonda da bir hafta geride kalmış durumda.
Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş ve çatışmalar sonrasındaki otorite boşluğunu iyi kullanan IŞİD, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa üzerinden Türkiye’nin kamu güvenliğini açıkça tehdit etti.
- Deyim yerindeyse - dünyanın 72 milletinden taraftar bulan IŞİD, aynı akımla Türk insanından da kaynak yarattı. Pek çok Türk, evini - barkını geride bırakıp IŞİD saflarında savaşmak için Suriye yollarına düştü.
Türkiye’deki yerel kaynağı, örgütün yönetim kademesindeki İlhami Balı ve Mustafa Mol gibi isimlerle iyi organize etmeyi başaran IŞİD, özellikle Gaziantep ve Şanlıurfa üzerinden terör eylemlerini ülkenin diğer bölgelerine servise başladı.
Türkiye’nin iki sınır komşusunda radikal dinci terör örgütü IŞİD’e karşı askeri harekatlar devam ederken, IŞİD’de boş durmuyor.
Son iki haftada Gaziantep, Ankara ve İstanbul’da IŞİD’le bağlantı gerek Türk, gerekse yabancı uyruklu eylemciler ortaya çıkarıldı.
İstanbul’da Suriyelilerden oluşan 3 kişilik bir IŞİD hücresi yakalandı. Ankara’da ise Eryaman’da bir evi kiralayan ve Anıtkabir ile Ulus’taki 2. TBMM Binası çevresinde keşif yapan eylemci, eylemi gerçekleştirmeden Ankara Polisi’nce etkisiz hale getirildi. Ankara ve İstanbul polisi önemli iş başardı.
Suriyeli hücresi
Ancak, Gaziantep’te IŞİD’e yönelik aynı gün bir kaç saat arayla iki canlı bomba hücresinin ortaya çıkarıldığı operasyona farklı bir açıdan bakmak gerekiyor.
Çünkü, Gaziantep Emniyeti’nin uzun süredir peşinde olduğu bir IŞİD hücresi şimdiye kadar benzerlerinden farklıydı.
Şahinbey ilçesindeki Beşyüzevler semtindeki operasyonda baskın yapılan hücre evinde kendini patlatan canlı bomba ile sağ yakalanan IŞİD’ci Suriye uyruklu çıktı.
Olay yerinde elde edilen deliller ve istihbarat çalışmaları sonucunda kendisini patlatan IŞİD’çinin Muhammed Şerif, aynı hücre evini paylaşan Suriyeli’nin kimliği ise Abdurrahman El Neccar olarak tespit edildi.
Gaziantep Emniyeti’nce yapılan çalışmalarda, her iki Suriyeli IŞİD’çinin kayıtlarda gözükmeyen isimler olduğu anlaşıldı.
Beşyüzevler’deki hücre evinin tamamen Suriye’den yönetildiği, her iki Suriye kökenli IŞİD’çinin Gaziantep ya da Türkiye’deki başka bir hücreyle temasının olmadığı belirlendi.
Bu “hayalet” eylem hücresinin tüm lojistik ihtiyaçlarının doğrudan Suriye’den sağlandığı, hiç yerel temasının bulunmadığı görüldü.
Eldeki tek bilgi ise, iki eylemcinin “kardeş” diye tanımladığı bir kişinin varlığı.
Bu “kardeş”in varlığının belirlenmesiyle ilgili henüz bir sonuca ulaşılamadı.
Hücre evindeki Muhammed Şerif’in üzerindeki bombayı patlatmasıyla üç özel harekatçı polisin şehit olduğu operasyonda, evde ele geçirilen silah patlayıcılar ile sağ yakalanan IŞİD’çinin sorgusundan elde edilen bilgiler, yazının başlığını taşıyan planı aydınlattı.
Eylem planı
Gaziantep Emniyeti’nin çalışmaları sonucunda eylem hücresinin hedefinin, operasyonun yapıldığı 16 Ekim günü cemevindeki 3 bin kişinin katıldığı cem olduğu belirlendi.
Evdeki patlayıcılarla birlikte Kaleşnikof marka otomatik silah ve el bombalarının bulunması dikkat çeken başka bir ayrıntı.
Gaziantep Emniyeti, cemevinin önünde görevlendirilen polis ekiplerinin de eylemcilerin hedefi olduğunu değerlendiriliyor.
Eldeki verilerle yapılan değerlendirmelere göre, IŞİD hücresi 2 aşamalı eylem planı yaptı.
El bombası ve otomatik silahı, güvenlik önlemi alan ve yardıma gelecek polislere karşı kullanmayı planladıkları değerlendirilen eylemcilerin, daha sonra cemevine canlı bomba eylemi yaparak adeta bir katliama hazırlandıkları belirtiliyor.
Suriyeli eylem hücresinin, cemevinin yanısıra Atatürkçü Düşünce Derneği ile Ülkü Ocakları’nın bulunduğu yerlerin keşiflerini yaptıkları saptandı.
Keşfi yapılan hedeflere yönelik eylem yapılması halinde yaşanacak sonuçları düşünmek bile ürkütücü.
Gaziantep Emniyeti, bu çerçevede çok önemli bir sürecin önünü kesmeyi başarmıştır. Emeği geçen tüm polis kadrosu övgüyü haketti.
Tabii bu hücrenin yanısıra IŞİD’in bombacısı Mehmet Kadir Cabael’in ikinci hücre evinde kendisini patlatması, her iki olayın birbiriyle bağlantı olasılığını ortaya koyuyor.
Emniyet güçleri, şu ana kadar henüz iki hücrenin birbiriyle bağlantısını net olarak ortaya koyabilmiş değil. Ancak, genel kanaat iki hücre arasında bir temasın olduğu yönünde.
Sonuç olarak, iki komşu ülkedeki istikrarsızlık ortamı bitmeden Türkiye, rahat yüzü görmeyecek. Ülkenin kamu güvenliği ve bireyin can / mal güvenliğinin sağlanması hem zaman alacak, hem de büyük maliyete neden olacaktır.