Emniyet teşkilatı 171. kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Doğu ve Güneydoğu’da devam eden terörle mücadele operasyonlarında verilen şehitler nedeniyle bu yılki kutlamalar geçen yıllara göre daha düşük yoğunlukta gerçekleşti.
Emniyet teşkilatı, çoğunluğu Özel Harekat polisleri olmak üzere değerli pek çok personelini yitirdi.
Son dönemde önemli adımlar atma çabası içinde olan polis teşkilatı, bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da yeniden yapılanma süreci yaşamaya başladı.
Özellikle 17-25 Aralık süreci sonrasında teşkilat içindeki varlığı ortaya çıkarılan Gülen Hareketi’yle bağlantılı olan kadroları tasfiye etmeye çalışan Emniyet, aradan iki yıl geçmesine karşın bunu henüz tam olarak başaramadı.
Teşkilat içindeki kaynamalar halen devam ediyor.
Teşkilat içinde ortaya çıkan yeni “küçük paralel” yapı ve gruplar, polisin, ülkenin içinde bulunduğu terör olaylarına karşı yoğunlaşmasına engel oluyor.
Birbirinden farklı dini cemaat ve akımların etkisinde kalan bu grup / yapılar, özellikle personel ataması ve görevlendirilmesi bağlamında suçla mücadele çalışmalarının hızını kesiyor, kadroların verimliliğini ve gücünü kaybetmesine neden oluyor.
Dini grup ve yapıların etkisi
17-25 Aralık sonrasında başlatılan yeniden yapılanma çalışmalarında gelinen son noktaya bakıldığında, emniyet teşkilatında henüz bu grup ya da yapıların etkinliği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın süreçteki tüm uyarılarına karşın kırılabilmiş değil.
Teşkilat personeli, halen o’cu, bu’cu, şu’cu diye tasnif edilmiş durumda. Atamaların büyük bölümü bu kriterlere göre yapılmaya devam ediliyor. Personel, bağlı olduğu grup ya da yapının kontrolünde hareket ediyor.
Elbette; bu yapıların dışında kalan, sadece suçla mücadele etmeye odaklanmış, devlet için ter akıtan polislerin hakkını yememek lazım. Bu polisler ise deyim yerindeyse suçla mücadelede “enkaz kaldırma”da görevli. Suçla ve terörle “gerçek” mücadele edenler bu polisler.
Geçen yıl yapılan terfiler Danıştay tarafından iptal edildi. Yasal süreç devam ediyor. Bu durum fazlasıyla büyük kaos yarattı teşkilat içinde. Geçen yıl, terfi edenlerin rütbelerinin sökülme durumu belirdi. Geçen yıl ve bu yıl terfi edeceklerin durumlarının yeniden değerlendirilmeye alınması söz konusu.
Bir önceki terfi komisyonu çalışmalarında, terfi etmesi beklenen özellikle müdür ve amir rütbesindeki polisler hakkında, neredeyse 20 yıl geriye gidilip araştırılan otel kayıtları, sosyal hayat içindeki ilişkileri ve konumları gerekçe gösterilerek terfileri yapılamamıştı. Bu gruptaki polislerin büyük bölümünün “bağlantısız” konumdaki enkaz kaldıran polislerden oluşması dikkatlerden kaçmamıştı. Hatta bu durumun şikâyet konusu haline getirilerek Cumhurbaşkanlığı’na kadar ulaştırıldığı bilinen bir gerçek.
Bu yıl da benzer uygulamaların yine yapılacağı emniyet kulislerinde kulaktan kulağa yayılıyor. Her ne kadar Danıştay süreci önemli olsa da hazırlanması son aşamaya gelen yeni bir düzenlenmeyle bu yılki terfi ve atamaların yapılacağı belirtiliyor. Tabii, geride nasıl bir enkaz bırakacağı henüz bilinmiyor.
İki yıldır devam eden enkaz kaldırma çalışmalarının neredeyse sonuna gelindi. Ancak iki yıldır görev yapan “bağlantısız” kadroların büyük bölümünün önümüzdeki süreçte tasfiye edilerek devre dışı bırakılması olası.
Kararname belirsizliği
Emniyet’in en önemli biriminin başındaki isim, dünyanın da yakından takip ettiği bir davanın sanığı oldu. Kimilerine göre bir kumpasın sonucu olarak kimilerine göre ise cinayette ihmali olduğu gerekçesiyle hakim karşısına çıkacak. Ve bu birim, emniyetin terörle mücadelesine yön veren bir birim.
Emniyet’te bir başka isim, hayali ihracat döneminin ünlü isimlerinden birisinin kızının nikâhında şahitlik yapmıştı. Nikah şâhiti polis müdürü şimdilerde emniyetin merkez karargâhında etkin bir görevde.
İhale konularına hiç girmek istemiyorum. Son derece çirkin dedikodular Bağdat’taki sağır sultanın duyacağı hale geldi. Özellikle suçla mücadele konusunda alınacak donanım ve bilgisayar yazılımları konusunda emniyetin üst katlarında büyük tartışmalar yaşandığı ifade ediliyor.
Emniyet teşkilatının bir numaralı ismi genel müdür Celalettin Lekesiz’in görevde kalıp kalmayacağı yönündeki tartışmalar devam ediyor. 1 Kasım seçiminden bu yana geçen sürede, Lekesiz’in, “Her Cuma gecesi çıkacağı belirtilen Valiler Kararnamesi’ne dahil olup olmadığı”ndaki belirsizlik, terörle mücadelenin önde gelen kurumlarından olan Emniyet teşkilatındaki kadroları doğrudan olumsuz etkiliyor.
Keza, il emniyet müdürlerinin yer değişikliğini sağlayacak üçlü kararnamenin henüz çıkarılmamaması, beklentilerin büyümesine ve özellikle taşra kadrolarının çalışmalarına ister istemez olumsuz etki ediyor.
Ayrıca, taltif uygulamasının geçmişteki istismarı sonucunda yeni süreçte fazla uygulanmamasından kaynaklanan maaş düşüklüğü, ek gösterge sorunları, çalışma saatlerinin düzeltilememesi halen kanayan yara olarak tedavi edilmeyi bekliyor.
Emniyet’te hiç mi olumlu işler olmuyor? Elbette, oluyor. Teşkilatta halen olumsuz gelişmeler ve yaşananlara karşın canla başla çalışan polisler var. Aldıkları maaşı haketmeye çabalayan, halk için, devlet için, vatan için koşuşturan polislerin varlığını görmek mümkün. Ama bu polislerin sayıları yeterli değil, artması gerekiyor!
Saldırılara karşın ayakta
Göğsünde “ay ve yıldız” taşıyan ender meslektir Polislik.
Türk Polis Teşkilatı, yaşadığı her türlü sorun ve istismara karşın halkın gözünde her zaman “en güvenilir” devlet kurumları arasında yer aldı.
Türk Emniyeti’ni, 100 yaşına yaklaşan Türkiye Cumhuriyeti’nin “küçük bir yansıması” olarak tanımlamak yanlış olmaz. Türkiye Cumhuriyeti, içeriden ve dışarıdan tüm müdahalelere karşın nasıl dimdik ayakta duruyor ise Türk Polis Teşkilatı da tüm saldırılar ve istismarlara karşın benzer biçimde ayakta durmayı başarıyor.