İstanbul’da savcılık ve polisin ortak çalışmasıyla gerçekleştirilen “Temiz Tribün” operasyonu, “tribün liderlerinin takım aşkından daha çok güç ve para sevdasında olduklarını” göstermesi açısından oldukça önemli.
Operasyonla, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla bir yıldan fazla süredir Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ı destekleyen taraftar gruplarına yönelik takip yapıldığı ortaya çıktı.
Beşiktaş’ı destekleyen üç, Fenerbahçe’yi destekleyen dört ve Galatasaray’ı destekleyen bir taraftar grubunun liderlerine yönelik operasyon önce “siyasi” olarak değerlendirildi.
Ancak hafta içinde açığa çıkan yeni bilgiler, İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nce teknik ve fiziki takibe alınan bazı tribün liderlerinin birer “kriminal şahsiyet” olduklarını ortaya koydu.
Operasyonun ayrıntıları dün Milliyet’in manşetindeydi.
İşin özüne bakılacak olursa, tribün liderleri kulüplerden aldıkları bedava biletlerin bir kısmını “karaborsa” satarak haksız kazanç elde etti.
‘Mesleki zorunluluk’
Bedava bilet, işin bu noktaya gelmesinde tek gerekçe midir?
Tabii ki hayır!
Rantın tadını alan bu tribün liderleri, diğer yandan da tribünlerdeki kişisel hakimiyetlerini kaybetmemek uğruna birbirlerine silahlı saldırı yapacak kadar gözlerini kararttılar.
Kimi zaman yöneticilerin kimi zaman kulüp yönetimlerinin desteklerini arkalarında bulan ve kendilerine “tribün lideri” adını veren bu kriminal kişilikler, Kurtlar Vadisi’ndeki karakterlerin gerçek yaşamdaki yansıması haline geldi.
Bizim kuşağımızın çocukluk yıllarında “Amigo” olarak adlandırılan ve tribüne gelerek içindeki renk aşkını sahaya yansıtmak isteyen taraftarları “organize” eden bu kişilerin, zamanla “organize suç örgütü” lideri ya da üyesi olarak polis kayıtlarına geçmeleri “mesleki zorunluluk” oldu.
Yönetimlere müdahale
Vadi’deki karakterler gibi çevresinde “adamları” ve “silahları”yla yaşayan tribün liderleri, yaptıkları işi abartarak son aşamada kulüplerin yönetimlerine müdahale etme cüretini göstermeye başladı.
Başta futbol, popüler tüm spor dallarının endüstriyel hale gelmesi, işlerin bu noktaya gelmesine yol açtı. Kulüp yönetimleri kimi zaman bu kriminallerin esiri oldu. Bazılarının halen esir olmaya devam ettiği görülüyor.
Görünen o ki bu “organizasyonlar” kulüplerin başını ağrıtmaya devam edecek.
Ne yazık ki “tribünle gelen” kulüp yönetimlerin “tribünle gitme” fobisi, kriminal taraftar liderlerinin “can simidi” olarak kullanılmasını sağladı.
Dosyaya göre, Genç FB ile Eski Fenerbahçeliler Grubu arasında kıyasıya bir bedava bilet rekabeti var.
Bedava bilet almak için Saracoğlu’na gelen iki grubun liderleri arasında başlayan tartışma silahlı saldırıyla noktalanıyor.
Operasyonlarda yapılan aramalarda ise Galatasaray’a ait 100 kombine bilet, ne tesadüf ki Fenerbahçeli tribün liderinde ele geçiriliyor!
İlk dalgası biten soruşturmada, sıra kriminal tribün liderleriyle bağlantıları ve yakınlıkları olan kulüp yöneticilerine geliyor.
Gelecek dalgalarda çok tanıdığımız sportif şahsiyetlerin yine ön plana çıkması kamuoyu için sürpriz olmayacaktır.
Federasyonun ve özellikle bazı spor adamlarının temiz tribün için yoğun bir mücadelesi var. Tribünü bir rant alanı olarak görenler en çok futbola ve yönetenlerine zarar veriyor zira.
Siyasi boyutu olmayan operasyonlar, stadyumların gerçek taraftara bırakılmasına katkı sağlayabilir.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024