Geçen Temmuz’da başlatılan yeni terörle mücadele konseptinin sonuçları ortaya çıkmaya başladı.
PKK’nın hem YDG-H hem de YPS unsurlarıyla Güneydoğu ile Doğu’daki bazı il ve ilçelerde başlattığı sözde serhildan (kalkışma) hamlesi, örgüt yönetimin istediği biçimde sonuçlanmadı.
Örgütün, şehirlerde başlattığı ayaklanmayı “başarıyla tamamlayıp”, son aşamayı gerçekleştirememesi PKK açısından sıkıntılı sürecin başlamasına neden oldu.
Örgüt, dağda 30 yıla yaklaşan mücadelesini şehir merkezlerine indirme yönündeki tercihiyle belki de hiç beklemediği bir sonuçla karşılaştı bugün.
Özellikle son dönemde güvenlik güçlerinin İHA’ları kullanarak kırsalda başlattığı çalışmalar, örgüt kadrolarının şehirlere girmesini zorunlu
hale getirdi.
Açılım sürecinin yarattığı suskunluk atmosferi örgütü şehirlere çeken diğer unsurdu.
PKK, başlayan bu süreçte neredeyse elindeki tüm uzman kadrolarını şehirlere yerleştirdi, zamanla sokakları devletin elinden almayı planladı.
İl ve ilçe merkezlerini “saklanma alanı” olarak kullanmayı planlayan PKK, şehirlerde oluşturmayı amaçladığı “kurtarılmış bölgeleri” devletin çözemeyeceğini düşündü.
Kandil’de kısa dönem eğitimlerle yetiştirilen YDG-H unsurlarıyla şehirlere giren
PKK, bugün kaybettikleriyle altından kolay kalkamayacağı
bir süreci başlattı.
Bu noktada devlet hareket kabiliyeti olduğu şehir ortamında - beklenmedik zayitlar verse de - PKK’nın silahlı kadrolarıyla mücadelede öne geçti.
Kırsalın 30 yıldır hakimi olan örgüt, bu hamleyle kırsalda hareket kabiliyetinde zorlanan devletin dişleri arasına girdi ve kırılmaya başladı.
Artık bölgede elde edemediği kazanıma karşı batıda eylemlere ağırlık vermeye başlayan örgütün, kaybettiklerini yakın vadede kazanması mümkün gözükmüyor.
***
Güvenlik güçlerinin, hendekler kazılarak kurtarılmış bölge yaratılmasına karşı gösterdiği mücadelenin ardından artık bölgede yeni bir dönem başlayacak.
Devlet tüm imkanlarıyla “hendek mücadelesi” yapılan il ve ilçeler başta olmak üzere bölgede toplu bir “kazanım harekatı” başlatmak zorunda.
Güvenlik güçlerinin elde ettiği kazanımların bir üst aşamaya çıkartılarak geriye dönüşün önünün kesilmesinin sağlanması öncelikli konuların başında geliyor.
Tabii yatırımların durumu, en az silahlı mücadelede elde edilen kazanım kadar önemli.
Bu çerçevede bölgede öne çıkan yerler var. .
Diyarbakır’ın Sur ilçesi bunlardan birisi. Hatta önde gelenlerinden.
Devlet bir süredir Sur için özel çalışma yapıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın koordinasyonunda sürdürülen “Sur’un yeniden yapılandırılması” projesini bakan Mehmet Özhaseki yerinde açıkladı.
Özhaseki’nin projelerini açıkladığı toplantı için gittiğim Diyarbakır’da Sur’u gezme olanağı buldum.
Sur’a, İçkale’den girdiğim bölümde ciddi çatışmaların yaşandığı Kurşunlu Camii’nin çevresindeki dar sokakları “açık alan” halinde görmek üzücüydü.
Çatışmalardan önce gittiğim aynı bölgedeki Söğütlü Sokak artık ortadan kalkmış ve meydan haline gelmiş. Sokaklarda halen kum torbalarından oluşturulan mevziler yerindeydi. Evlerin büyük bölümü çökmüş, ayakta kalanları da kullanılamaz halde.
Kurşunlu Camii ise kullanılamayacak durumda. Dış duvarlarında büyüklü küçüklü mermi izleri var. Patlamalardan kaynaklanan yıkıntılar mevcut. İçi tamamen yanmış.
İlçeye çok ciddi yatırım gerekiyor. Zaten Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, ilçeye yapılacak yatırımın maliyetinin
7.5 milyar lira olarak tahmin edildiğini açıkladı.
***
Sur projesini yürüten Özhaseki, bölgenin yabancısı değil.
Bakanlık öncesinde, dönemin Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’la birlikte sıkça bölgeye gidip çalışmalar yaptı, raporlar hazırlayıp, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na sundu.
Özhaseki, yenilenme projesi tamamlanan Diyarbakır Valiliği’nin İçkale’deki yeni binasında yaptığımız sohbette bazı bölümlerin altını çizdi.
Bakan Özhaseki’nin, “Ama şunu da itiraf etmeliyiz, evleri yapmak, yolları yapmak, dükkanları sağlıklı hale getirmek 1-2 senemizi alır en fazla fakat insanların gönüllerini yapmak, gençliği kazanmak, kadınları kazanmak çok zaman alacak” değerlendirmesi önemli.
Özhaseki, bundan sonra olacakların ve yapılması gerekenlerin farkında:
“Bütün bakanlıklarımız, özel projeler geliştirerek bunu takip etmezlerse burada devletin işi zor. Çok net söyleyelim bunu. Özel projeleri var. Bir kısmını da ben onlarla tartışıp planlamasında bulunduğum için söylüyorum. Onlar zaman içerisinde devreye girecek. O devreye giren planlar mutlaka insanların batı ile kaynaşmasını sağlayacak. Yoksa işimiz zorlaşır ve çok zaman alır. İleride yeni yaralar ortaya çıkarır. Allah korusun, söylemek istemiyorum ama bütün bu düşündüklerimizi yapamazsak, ayrışma, çatışma, kültür derinleşir ve bunun altından kalkılamaz.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın başka bir tespiti de şöyle:
“Çünkü alanda olanlar terör örgütünün uzantıları, biraz da belediye kaynaklı sırtını resmiyete dayamış bir yapı da var, oradan maaş da alıyor, sivil uzantılar oradan hareketli. Bunlarla mücadele etmenin de yollarını herhalde
bulmak lazım.”
Sonuçta PKK ile devletin karşı karşıya geldiği son yılların en büyük çatışmaları yaşandı.
Silahlı kazanımın, sosyal kazanımla desteklenmesi zorunlu.