Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkmenistan dönüşü uçakta gazetecilerle sohbet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen cemaatinin emniyet teşkilatından tasfiye edilip edilmediği sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bir defa ben ‘Emniyet bunlardan temizlenmiş midir” sorusuna ‘Hayır, temizlenmiştir” diyemem.”

İç ve dış siyasi gündemle ilgili açıklamaları nedeniyle Erdoğan’ın bu soruya verdiği yanıt biraz satır arasında kaldı.

Özellikle emniyet ve adliye teşkilatı içinde örgütlendikleri ortaya çıkarılan Gülen hareketine yakın devlet görevlilerinin, 17-25 Aralık sürecindeki “bir numaralı” hedefi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, aynı soruya verdiği yanıtın devamı daha da önemli:

Haberin Devamı

“Bundan sonraki süreçte; bence, İçişleri Bakanlığı’nın, Adalet Bakanlığı’nın, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, Emniyet İstihbaratı’nın olsun, hepsinin çok daha farklı çalışması lazım. Ortaya konacak bir koordinasyonla bu adımların atılması lazım. Bu temizlik tabi kolay bir iş de değil. Yıllar yılı bunlar oralara sızdılar, ciddi manada örgütlendiler. Bu yaşananlar da bu örgütlenmenin neticesidir.”

Erdoğan’ın mesajı

Erdoğan’ın 17-25 Aralık’ın ardından başlatılan “tasfiye süreci”nin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hâlâ temizliğin bitirelemediği yönündeki değerlendirmelerini başkent bürokrasisinin iyi okuması gerekiyor.

Demek ki; halen aksayan bir şeyler var!

Nasıl olmasın ki?

Bu işlerin tam göbeğindeki Emniyet ve mülki idare teşkilatından örnek verelim:

Örneğin, tasfiye edilen Gülen cemaatinin yerini, şimdilerde daha küçük cemaat ve gruplar doldurmaya çalışıyor. Milli Damar’cılar (Gülen cemaatinin dönüşüm geçiren hâli), KÖZ’cüler (eski Gülen hareketinin emniyet imamı Kemalettin Özdemir’e yakın/ bağlı olanlar), yine Okuyucu ve Yazıcılar, Süleymancılar.

Yetmedi; Milli Görüşçüler, Hak-Yol’cular.

Bitmedi, Adıyaman Menzilciler, Kırkıncı Hoca grubu ve diğerleri.

Gülen cemaatinin boşluğunu doldurup birbirlerine karşı güç kazanmak için sürekli bir kavga hali.

Bu cemaat ve grupların dışında, çok küçük de olsa devletten aldığı maaşın hakkını yine “sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ne vermeye çalışan; cemaat ve gruplara bulaşmamış, bu cemaatler ve grupların faaliyetleriyle mücadele etmeyi görev edinmesi yüzünden hedef olan bir avuç insan var.

Haberin Devamı

Saydığımız cemaat ve grupların kendi aralarındaki kavga, bugünlerde daha da şiddetlendi.

Bu şiddetlenmenin gerekçesi ise İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın hazırlayacağı valiler ve il emniyet müdürleri kararnamesi.

Kavganın gerekçesi makamlar

Yeni hükümetin kurulmasıyla, “seçilmiş” konumuyla İçişleri Bakanı koltuğuna daha güçlü oturan, mülki idareyi ve emniyet teşkilatını iyi bilen Ala, aynı anda iki kararname birden hazırlıyor. Her geçen gün, kararnamede etkili olma mücadelesi kızışıyor.

Bir örnek daha verelim; bir Başbakanlık Müşaviri, Gülen hareketine yönelik adli soruşturmaları ve operasyonları hazırlayan “devlet görevlileri” ile görüşerek aba altından sopayı gösteriyor. Emniyet’in çok önemli bir birimindeki görev değişikliklerinin bu müşavirin gösterdiği “aba altından sopa” ile yapıldığı biliniyor.

Diğer örnek; KÖZ grubunun, büyük bir kentimize il emniyet müdürü ve emniyet teşkilatının başına yeni bir atama yapılmasını sağlamak amacıyla girişimlerde bulunduğu yine bakanlık ve emniyet kulislerinde konuşulan konuların başında geliyor.

Haberin Devamı

Yanısıra, Emniyet İstihbaratı’na yapılacak başkan ataması fazlasıyla önemli. İstihbarat Dairesi’nin mevcut başkanı Engin Dinç’in, Dink cinayetinde rolü olan devlet görevlileriyle ilgili soruşturmada “sanık” olması nedeniyle yerine atama yapılmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Emniyet teşkilatı’nın 2015 yılı yaz dönemi terfileri ve tayinlerinde yaşanan sıkıntılı süreç, Cumhurbaşkanlığı’na kadar ulaşmış durumda. Özellikle; Gülen hareketine yönelik soruşturmaları yürüten amir ve müdürlerin terfi edememesinin yarattığı sıkıntı hâlâ baş ağrıtıyor.

Bir başka gelişme ise İçişleri Bakanlığı’nda yaşandı. 7 Haziran seçimi nedeniyle geçici İçişleri Bakanı olan müsteşar Sebahattin Öztürk, seçimlerin yenilenmesi sırasındaki seçim hükümetinde görevden alındı ve yerini Selami Altınok’a bırakıp yeniden müsteşarlığa döndü.

İpler Ala - Altınok ikilisinde

Öztürk, Ala’nın yeniden bakan olarak göreve gelmesiyle bu kez bakan yardımcılığına kaydırıldı. Müsteşarlığa ise Altınok getirildi. İçişleri Bakanlığı’nda müsteşarlık “çok aktif ve karar alma mekanizmasında önemli yeri olan” bir makam. Bakan yardımcılığı ise, daha çok temsil makamı olarak bilinir.

Ancak, Öztürk’ün emniyetin yaz atamalarında, yeni bakan Altınok’u beklemeden imza koyup bakanlıktan ayrılması, “temsil görevine kaydırılmasıyla” sonuçlandı. Şimdi bakanlığın kontrolü hem Erdoğan’ın, hem Davutoğlu’nun, hem de Ala’nın tam desteğini alan Altınok’ta.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşananlarla ilgili tüm ayrıntıları biliyor ve yakından takip ediyor.

Keza; “Devletin paralel” olmasını engellemek adına “gerekenlerin yapılacağı” sinyalleri de geliyor.