Türkiye’yi ipten alan 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçti.
FETÖ’nün devletten tasfiyesinin miladı olarak tanımlanan 17-25 Aralık sürecinden sonraki 2.5 yılın iyi okunamaması, ülkeyi 15 Temmuz’la karşı karşıya getirdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) FETÖ üyelerinin, örgütün sivil otoritelerinden aldıkları talimatlar ışığında gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişiminin başarısız olması, bürokrasinin yeniden biçimlendirilmesine neden oldu.
Soruşturmaların merkezindeki en önemli kurum TSK oldu hiç kuşkusuz. Savcılıkların koordinesinde anlık operasyonların yanısıra planlı dosyalar üzerinden de adli soruşturmalar yapılıyor.
Özellikle planlı soruşturma dosyalarının operasyona dönüşmesiyle FETÖ’nün önemli yapılanmalarının varlığı ortaya konuluyor. Bu yapılanmaların en başında “mahrem imamlar” geliyor. Şimdiye kadar varlığını bilinen ancak hiçbir şekilde delillendirilemeyen “mahrem imam yapılanmaları” yavaş yavaş gün ışığına çıkarılıyor.
Mahrem imam yapılanmalarının ortaya çıkarılması, FETÖ’nün örgütlenmesindeki en önemli icra kolunun kesilmesi anlamını taşıyor. Yapılan planlı operasyonlarda mahrem imamların, öncelikle FETÖ’nün en iyi nefes aldığı kurumlardan emniyet, adliye ve askeriyede faal olduklarının bulgularına ulaşıldı.
Bu dönemde TSK’daki mahrem imam yapılanmasına yönelik operasyonlar yapıldı. Halen muvazzaf olarak TSK’da görev yapan subaylar, astsubaylar, FETÖ mahrem üyeliğinden gözaltına alındı.
Ancak, bu noktada ters giden bir şeyler var sanki.
Çünkü, TSK’daki mahrem imamlar soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan ve mahkemeye çıkarıldıktan sonra adli kontrol şartı ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan TSK mensuplarının tekrar aynı görevlerine dönmesi dikkat çekici.
Bu duruma bir örnek vermek gerekirse ülke genelinde TSK içindeki mahrem yapılanmaya yönelik ilk operasyonlardan birisi Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütüldü. Değişik bir soruşturma tekniği ile ulaşılan Tekirdağ’daki TSK mahrem yapılanmasını inceleyen savcılık geçen ocak ayında ilk düğmeye bastı.
Savcılık elde edilen delillerden hareketle pek çok TSK mensubu gözaltına alındı.
Ancak, mahrem asker yapılanması içindeki bazı FETÖ üyesi TSK mensuplarından 152’si, yürütülen adli soruşturma çerçevesinde adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Yapılan araştırmalarda, FETÖ’den serbest kalan bu personelin halen 23 kentteki farklı TSK kadrolarında göreve devam ettikleri belirlendi. Farklı kentlerde de benzer durumlar var.
Haklarında FETÖ soruşturmaları başlatılan kamu personelinin işten el çektirilmesine karşın TSK personelinin kaldıkları yerden eski görevlerine devam etmesi soru işaretlerine neden oluyor.
Yalnız kurt eylemleri
Avrupa, İspanya’da 14 kişinin yaşamını yitirdiği DAEŞ saldırısıyla bir kez daha sarsıldı.
Fransa’daki eş zamanlı silahlı saldırılarının ardından DAEŞ, Avrupa ülkelerinde daha basit tarzdaki yeni tür eylemlerle varlığını gösteriyor.
Almanya’da başlayan kamyonla saldırılar, Fransa ve İngiltere’den sonra İspanya’yı da vurdu. Yanısıra, yine bazı Avrupa ülkelerinde bıçaklı saldırılar yaşandı. Son eylem, üç gün önce Finlandiya’nın Turku kentinde yaşandı.
Görüştüğüm güvenlik uzmanları, bu eylemleri “yalnız kurt” eylemleri olarak tanımlıyor. Aynı uzmanlar, çatışma bölgelerine gidip daha sonra eski yaşam alanlarına dönem cihatçıların, herhangi bir DEAŞ yöneticisinden emir veya talimat almaksızın kendi inisiyatiflerini kullanarak söz konusu eylemleri gerçekleştirdiğine dikkat çekiyor.
Yalnız kurt eylemcileri, dini temelleri olmayan ve hayattan beklentisi kalmayan kişilerden oluşuyor.
Çatışma bölgelerinde bulundukları sırada DAEŞ yöneticilerinden “nerede bulursanız bulunun, elinizdeki her imkanla eylem yapın” talimatını alan DAEŞ’çiler, Avrupa ülkelerinde organize bir eylem yerine daha bireysel, gerçekleştirilmesi dikkat çekmeyecek ve kolay olan yalnız kurt eylemlerine ağırlık verdi.
DEAŞ yönetiminden “kafirlere yönelik eylem haktır, ölürsen şehit olacaksın. Ölünceye kadar eyleme devam” anlamına gelen talimatlar alan yalnız kurt eylemcileri, artık neresi kalabalıksa oralarda eylem yapıyorlar.
Güvenlik uzmanları, Türkiye’nin de yalnız kurt eylemlecilerinin hedefinde olduğunu ve buna yönelik güvenlik önlemleri alındığının altını çiziyor.