14.HAFTA
Ligin ayarları bozuldu: 10 maçta ev sahipleri 1 kez kazandı.
Ligue 1’in 14.haftasında ilginç sonuçlar alındı. Oynanan 10 maçta ev sahibi takımlar sadece 1 kez kazanabildi. Evinde kazanan tek takım Lille oldu. Lille takımı da sahasında özellikle ilk yarı zorlansa da rakibinin 10 kişi kalmasıyla baskısını arttırdı ve son dakikalarda attığı golle 1-0 kazanabildi. Deplasman takımları 5 kez kazanırken 4 maç berabere bitti. Bu hafta evinde oynayan takımlar rakiplerine 1’den fazla gol atamadı. Böylece bu sezon ev sahiplerinin en az galibiyet aldığı hafta geride kaldı.
Aslına bakarsanız Milli takım arasına kadar Avrupa kupaları, lig ve kupa maçları ile hızını alan takımlar yaklaşık 15 günlük arada akort ayarlarını kaybediyor. Birçok oyuncu milli takım kamplarına, deniz aşırı seyahatlere, uzak deplasmanlara giderken kulüplerinde kalan oyuncularda hem motivasyonlarını kaybediyor hem de eksik kadro ile verimli çalışma imkanı bulamıyor. Sakatlıklarda cabası. Zaten FIFA başkanı Sepp Blatter’de başka bir tezi savunarak Dünya kupası eleme sürecinde özellikle play-off turlarını kaldıracak formüller aradıklarını geçen günlerde belirtmişti. Kontenjan sayılarında yapılacak
13.HAFTA
El Clásico (Türkçe: Klasik), El derbi Español ve El Clàssic adlarıyla da bilinen, Katalan takımı Barcelona ile İspanyol takımı Real Madrid 'in karşılaştığı futbol maçlarına verilen addır. (Not: Açıklama, El Clasico’nun wikipedia sayfasından alınmıştır.)
Tabirleri/kavramları gerekli gereksiz kullanıp sıradanlaştırmayı seven bir toplumuz ve Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanan maçları da “El Clasico” tabiriyle sunmaya başladık. Nedenini ise Şükrü Saracoğlu stadında oynanan ve son 15 maçta Fenerbahçe’nin kaybetmemesi, 12 mücadeleyi de kazanması olarak söyleyebiliriz. Aslında tabir İspanya’da derbiye konulmuş. Tabii ki adı derbi olunca, karşılaşan iki takımda ülke futbolun lokomotifi olunca bu kadar uzun süre seri sürdürebilmek önemli bir başarı oluyor hatta tamam klasik oluyor. Klasik yazmak havalı olmayınca da “El Clasico” diyoruz.
Fransa’da ise bizdeki derbiye benzer bir durum var. 1966-1976 yılları arasına lige damga vuran en çok şampiyon olan takım unvanlı Saint-Etienne ile 2000’li yılların tartışmasız en iyisi üst üste en çok şampiyon olan takım unvanlı Lyon arasında oynanan Rhône derbisinde son yıllarda hep üstün olan taraf Lyon oldu. Fransa’nın en ateşli
12. HAFTA
Lille kalesi bir türlü düşmüyor. Falcao’lu Monaco bile bu hafta Enyeama’yı geçemedi. Lille, Fransa Ligue 1’de oynadığı son 7 maçta gol yemedi. Bu hafta AS Roma’nın Torino deplasmanında 1-1 berabere kalması ile 8 maçlık gol yememe serisini yitirdi. Lille böylece Avrupa’nın en uzun süre gol yemeyen takımı oldu. Kaleci Enyeama, savunmanın göbeği Basa-Kjaer, bekler Square ve Beria ile orta sahanın göbeğinde oynayan Balmont-Mavuba ikilisi sayesinde geçilmez bir kale oldu Lille. Geride kalan 12 haftada kalesinde sadece 4 gol gören Lille takımı son 7 haftada topladığı 19 puanla 2.sıraya kadar yükseldi. Sezon başında Lucas Digne ve Aurelien Chedjou’yu kaybetmesine rağmen takım, iki sezon önce Montpellier ile şampiyon olan teknik direktör Rene Girard’ın istediklerini kusursuz sergiliyor. Zaten Rene Girard yönetimindeki Montpellier şampiyon olduğu 2010-11 sezonunda ligin en az gol yiyen iki takımından biri olmuştu. Lille savunması görevlerini başarıyla yerine getirirkenMoussa Sow’un yerine transfer edilen Nolan Roux da işlemeye başladı. Sow’un Fenerbahçe’ye gelmesinden sonra transfer edilen Roux ilk sezon 5 gol, 2.sezon 8 gol atmıştı. Bu sezon ise 12 hafta sonunda 5 gole
12.HAFTA
Lille kalesi bir türlü düşmüyor. Falcao’lu Monaco bile bu hafta Enyeama’yı geçemedi. Lille, Fransa Ligue 1’de oynadığı son 7 maçta gol yemedi. Bu hafta AS Roma’nın Torino deplasmanında 1-1 berabere kalması ile 8 maçlık gol yememe serisini yitirdi. Lille böylece Avrupa’nın en uzun süre gol yemeyen takımı oldu. Kaleci Enyeama, savunmanın göbeği Basa-Kjaer, bekler Square ve Beria ile orta sahanın göbeğinde oynayan Balmont-Mavuba ikilisi sayesinde geçilmez bir kale oldu Lille. Geride kalan 12 haftada kalesinde sadece 4 gol gören Lille takımı son 7 haftada topladığı 19 puanla 2.sıraya kadar yükseldi. Sezon başında Lucas Digne ve Aurelien Chedjou’yu kaybetmesine rağmen takım, iki sezon önce Montpellier ile şampiyon olan teknik direktör Rene Girard’ın istediklerini kusursuz sergiliyor. Zaten Rene Girard yönetimindeki Montpellier şampiyon olduğu 2010-11 sezonunda ligin en az gol yiyen iki takımından biri olmuştu. Lille savunması görevlerini başarıyla yerine getirirkenMoussa Sow’un yerine transfer edilen Nolan Roux da işlemeye başladı. Sow’un Fenerbahçe’ye gelmesinden sonra transfer edilen Roux ilk sezon 5 gol, 2.sezon 8 gol atmıştı. Bu sezon ise 12 hafta sonunda 5 gole
11.HAFTA
Sezonun 11.haftası geride kalırken en iyi performans gösteren oyuncuların başında Saint-Etienne takımından Romain Hamouma geliyor. Saint-Etienne’in Cezayir asıllı hücum oyuncusu bu sezon5 gol-3 asistlik performansı ile 8 gollü Falcao ile birlikte gollere en çok katkı veren iki oyuncudan biri konumunda. Hamouma aynı zamanda %68,4 isabet oranı ile ligin en efektif şut çeken oyuncusu. Hamouma ve son haftalarda performansı yükselen Corgnet’in varlığı, Geoffroy-Guichard stadından oynanan son 6 maçta alınan tek galibiyet Paris Saint-Germain için sorun teşkil ediyordu. Zaten teknik direktör Laurent Blanc geçen hafta yaptığının aksine Cavani-Ibrahimovic-Lavezzi üçlüsünü aynı anda sahaya sürüp maçın ciddiyetini gösterdi. Maça iyi başlayan Saint-Etienne önce Hamouma’nın pasında Corgnet’in golüyle öne geçti. İlk yarıda nerdeyse kaleye gidemeyen Paris-Saint Germain hafta içi oynadığı Anderlecht maçının mental olarak olmasa da fiziksel olarak yorgunluğunu yaşıyordu. Güçlü Saint-Etienne orta sahasına karşı fazla hücumcu kalan PSG, genç savunma oyuncusu Marquinhos’un hatasında iki farklı geriye düştü. Hamouma fırsatçılığını konuşturmuştu. Ligue 1’de 21 maçtır yenilmeyen PSG için
10.HAFTA
Paris Saint-Germain’in kadro kalitesinin Ligue 1’in ne kadar üstünde olduğunu bu hafta bir kez daha gördük. Sezona iyi transferler ile giren ve son hafta oldukça etkili oynayan Krasic’li Bastia karşısında Paris Saint-Germain çok rahat kazandı.
PSG maça Ibrahimovic’in artık kendi stili diyeceğimiz sıra dışı topuk golüyle başladı ardından 3 dakika sonra bu kez duran toptan yine yıldızı ile 2-0 öne geçti. Teknik direktör Laurent Blanc o kadar rahat ki devre arasında 2 gol atmış Ibrahimovic’i çıkartıp yerine 64 milyon euro’ya transfer edilen Edinson Cavani’yi alabildi. Devre arasında oyuna giren Cavani de klasına yakışır bir golün ardından son dakikada penaltıdan kaydettiği golle Ibrahimovic’i aratmadı. Tabi ki milli takım haftasında hem stresli maçlar hem de seyahatler nedeniyle iki oyuncu da yıprandı. Fakat bu oyuncular gibi birçok isim var hepsi de kendi takımlarında ilk 11’de sahaya çıktı.
PSG 361 milyon euro market değeriyle en yakın iki rakibinin toplamından bile ileride. Dolayısıyla rahat rahat değişik kadrolar kurabiliyor. Laurent Blanc başlarda bu kadroyu kullanmakta zorlansa da son 4 haftada 4 galibiyet aldı ve liderliğe oturdu. Ibrahimovic ve Cavani gelecek ay
9.Hafta
Kalede Coupet, savunmada Reveillere, Squillaci, Cris, Grosso; orta sahada Kallström, Juninho, Toulalan; hücumda Kader Keita, Fred ve Benzema. Oyuna sonradan girenler Bodmer, Ben Arfa ve Crosas. Bu kadro Lyon’un üst üste 7.şampiyonluğunu ilan ettiği Auxerre maçının kadrosu. 2007-08 sezonu son hafta şampiyonluğu ilan eden bu kadro gerçekten oldukça etkili bir takımdı. Auxerre maçında oynamayan ancak sezon boyunca şampiyonluğu katkı yapan Govou, Baros, Clerc, Vercoutre, Cesar Delgado ve Loic Remy gibi önemli oyuncularda vardı. Lyon taraftarı için ne güzel günlerdi. Fakat ne olduysa bu sezonla birlikte oldu. Başkan Aulas’ın stat projesi ve kaynakların büyük kısmının buraya harcanacak olması ile teknik direktör Alain Perrin görevi bırakıp yerine Claude Puel geçmesi sonucu işler değişti. Kemerleri sıkan takımın kadroda yavaş yavaş gençleştirme politikası ayrıca yıllardır istenen ama bir türlü gelmeyen Şampiyonlar Ligi’nde başarı bu sonucu tetikledi.
2008-09 sezonunda ligi 3.sırada bitiren Lyon, 2009-10 sezonunda da 2.sırada kalır ancak Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale çıkıp bu alanda en büyük başarısını yakalar. 2010-11 sezonu başında değişim iyice belirginleşir.
8.Hafta
Ağustos’un ilk haftalarıyla birlikte Avrupa’nın önde gelen ligleri başlar. Birçok kez duymuşsunuzdur “Major Ligler” kelimesini. Daha çok Almanya Bundesliga, İtalya Serie A, İngiltere Premier Lig, İspanya La Liga ve Fransa Ligue 1 için kullanılır. İşte “Major Lig” olarak tabir edilen bu beş büyük lig’de zirvenin en zor kazanıldığı yer Fransa Ligue 1’dir.
Geride kalan 8 hafta sonunda ilk 2 sırada 18 puanlı Monaco ve Paris Saint Germain yer alıyor. İki takımın puan ortalaması 2,25. Almanya’da lider B.Dortmund ve takipçisi Bayern Münih’in puan ortalaması 2,71. İspanya’da Barcelona ve A.Madrid 7 maç sonunda kayıpsız gidiyorlar. Tıpkı Serie A’da kayıpsız lider AS Roma gibi. İngiltere Premier Lig’de ise lider Arsenal’in puan ortalaması 2,50. Süper Lig’de de Fenerbahçe aynı ortalamayı tutturdu: 2.50. Hatta bu liderlere 9 maçta 9 galibiyet ile Belçika lideri olan S.Liege’i ekleyebiliriz. Liderlerin kayıpsız gittiği liglerin aksine Monaco hiç beklemediği Reims deplasmanında 2 puanı bırakıverdi.
Fransa Ligue 1’de zirvede kalmanın zorluğunu bir de bu açıdan inceleyelim. Son 6 sezonda 6 farklı şampiyon çıkaran tek “Major Lig” Fransa Ligue 1. 2007-08 Lyon, 2008-09