‘Lou’nun ruhu ‘Sevan’ Türkiye’ye model olsun
Film dünyasının yıldız ismi, pek çok ünlü markanın yüzü Cate Blanchet, tüm dünyada vizyona giren “Ocean’s 8”de canlandırdığı karakterde ruhunu bir ‘Türk’e teslim etti.
Sadece kadın yıldızlardan oluşan Ocean’s serisinin bu yeni filminde Cate Blanchet’in canlandırdığı “Lou”, Sevan Bıçakçı’nın takılarıyla milyonların karşısına çıkıyor.
Bir zanaati sanata dönüştürmek...
Yüzyıllardan gelen Ermeni kuyumculuğuna hakim olmak...
Resmen bin yılların mirasını mücevherlere sığdırmak...
Kopya yerine orjinali yaratmak...
Hayal kurmak, yaratıcı ve farklı olmak...
En başında da çok çalışmak...
Eserleriyle Türkiye’yi, Osmanlıyı, Bizansı etkileyici bir dille tüm dünyaya anlatmayı başaran Sevan Bıçakçı’yı başından bu yana takip etmek, ondan ilham almak, “marka olmanın ne anlama geldiğini” anlamak adına oldukça etkili bir yöntem olabilir.
USTASINDAN KORKARDI ÇIRAKTI PEK SESİ ÇIKMAZDI
1965 Samatya (İstanbul) doğumlu olan Sevan, Kapalıçarşı’ya henüz 12 yaşındayken adımını atar. Bir süre sonrasında çarşıda Türkiye’nin en önemli mücevher ustası olan Hovsep Çatak’ın yanındadır.
O ilk dükkan
18 yaşında kendi ayakları üzerinde durmaya başladığında kendi dükkanını açar, ardından zaman içinde inanılmaz eserlerin altına imza atmaya başlar. İş dünyasından, sanat dünyasından müşterileri olur. Güler Sabancı en büyük destekçisidir. Cesaret verir.
İstanbul’dan tüm dünyaya
Ünü zamanla yurtdışına taşar Sevan’ın. Markasını, aynı mücevherlerinde olduğu gibi hiç acele etmeden, tüm detaylarıyla ve sağlam temeller üzerinde zirveye taşımaya özen gösterir. Bugün geldiği noktada Sevan, sadece İstanbul’da değil Avrupa’dadır, Amerika’dadır, Asya’dadır, Uzakdoğu’dadır.
GENÇLERE ÖNEMLİ TAVSİYE
'HAYAL KURMAYA DEVAM EDİN'
“Dünyanın her yerinde müşterilerim, dostlarım oldu. Taktıkları zaman kendilerini iyi hissettiklerini söylediler” sözleri bir anlamda Sevan’ın başarı kriteri olur.
Peki markasını bu ulaştığı başarıda zirvede tutmanın, daha da ileriye taşımanın formülü nedir?
Bu sorunun yanıtı ise Sevan Bıçakçı’nın belgesel çekimlerinde söylediği sözlerinde saklı;
“Her tezgaha oturduğumda hâlâ 12 yaşındaki Sevan’ın heyacanını yaşıyorum. Korkuyorum, endişe duyuyorum. Hâlâ ustamdan fırça yiyecekmişim gibi hissediyorum.”
Ve o son cümlesi;
“Hayal kurmaya devam.”
Hayal kurmak, fark yaratmak, yaptığını sadece kendi ülkesinde değil tüm dünyada değerli kılmak, adını altın harflerle beyinlere yazdırmak, asla pes etmemek ve çok çalışmak...
Türkiye için umut veren hikâyelere çokça ihtiyacımızın olduğu şu günlerde Sevan’ın stili “Türkiye”ye, “iş alemimize”, “girişimcilere” ve “gençlere” iyi bir rol model olabilir.
İyi bayramlar, dileklerimle.
