Dünyada 2.2 milyar kullanıcısı olan Facebook’un yaptıkları ortada.
‘Kişisel bilgileri kullandırmak’, üstelik bunun Trump’ın Başkanlığı ile sonuçlanan kritik bir seçimde oyların üzerinde etkili olmasına aracılık etmek. ‘Kullanıcı ne yapar’ bilinmez ama ‘yatırımcı tepkisi’ net oldu. Facebook hisseleri bu hafta 58 milyar dolar’ değer kaybetti.
Aslında bu olay teknolojinin nasıl güçlü bir silah olduğunun açık kanıtı.
Yaşananların bizi de etkileyen kritik yanına dikkat çekmek istiyorum.
Gelin şu listeye birlikte bir göz atalım;
- Masamızdaki bilgisayarlarımız... Microsoft’un Windows’unu veya Apple’ın macOS işletim sistemini kullanıyoruz. İkisi de Amerikan!
- İnternette göz atalım... Google, Facebook... Amerikan!
- Cep telefonlarımızdaki uygulamalar... Twitter, WhatsApp, Instagram... Bunlar da Amerikan!
- Videolarımızı, fotoğraflarımızı nereye yüklüyoruz... YouTube, iCloud... Amerikan!
- Yolumuzu nereye bakıp buluyoruz... Google Maps... Amerikan!
Peki dahası var mı?
Elbette, saymakla bitmez!
Japonlar armut mu topluyor?
Teknoloji sayesinde hayatımıza giren programları kullanırken, bilerek veya bilmeyerek “Kabul Ettim” butonuna basıp kişisel verilerimizi birilerine teslim ediyoruz. Bir yerlerde kullanılmayacağını düşünerek...
Gelin görün ki, bilgilerimizi bize karşı kullanan, manipüle eden birileri var. Üstelik yaşananlar hepimiz için geçerli. Milyarder işadamından çiftçisine, siyasetçiden öğrencisine, işçisinden bankacısına herkes sistemin içinde.
Yukarıdaki listeye bakıp şu söylenebilir; “ABD’nin iş zekası, beyinleri, teknolojiye yaptığı yatırımlar ortada. Bu yüzden tüm dünyada milyarlarca kişinin kullandığı bu girişimlerin ABD’den çıkması sürpriz sayılmaz.”
Buna karşılık “Haydi bizi bırakalım, İngiltere, Almanya, Fransa, Çin ya da Japonya’nın da mı eli armut topluyor?” diye sorulduğunda, verilecek yanıtı bulmak pek kolay değil.
“Amerikan Rüyası” dedikleri bu olsa gerek; “Tüm dünyayı Amerika’ya getiremeyeceğimize göre, herkesin beynini, bilgilerini buraya taşıyalım bize yeter.”
Türk girişimcilere destek şart
Teknoloji dünyasındaki gelişmelere bakıldığında, birçok alanda “yerli” ve “milli” olmak adına uğraş veren ülkemiz için durumun çok daha zor olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, yapılabilecek bir şey var mı?
Çözüm yasaklamak değil, düzenleme yapmaktan geçiyor. Türk girişimcilere yabancı firmalara sağlanan olanakları sağlamak, Amerikan girişimlerinin Türkiye’de vergi vermeden kazanç sağlamalarının önüne geçmek gerekli.
Kesinlikle Türk girişimcilerinin önü açılmalı ve desteklenmeli. Yoksa kaybımız sadece maddi olmakla kısıtlı kalmaz, tüm bilgilerimiz elden gider ve algımız manipüle edilmeye devam eder.
Avrupa bastırıyor sessiz kalmayalım
Algı manipülasyonu tehlikesi dışında içinde bulunduğumuz durumun parasal tarafı da oldukça önemli. Milyar dolarlık işlerin döndüğü teknoloji platformlarında kaynaklar hep yabancılara gitmeye devam ediyor. Bizlere ise sadece “kullanıcı” olmak kalıyor. Ama kullanılırken de yapılacaklar olmalı.
İşte size bir soru?
2017 yılı IAB’nin (Interactive Advertising Bureau) rakamlarına göre Türkiye’den Google Adwords için 815 milyon TL harcandı.
Aynı yıl dijital kanattaki diğer reklamlara ise yaklaşık 1.3 milyar TL kaynak aktarıldı. Bu rakamın da çok büyük bir bölümü yine Facebook, Youtube gibi Amerikan dijital mecralarına gitti. Acaba yabancıların kasasına giden bu gelirlerden ne kadar vergi toplayabildik?
Teknoloji devlerinden bunu istemek fazlasıyla hakkımız. Nedeni mi?
Avrupa Komisyonu birkaç gün önce bir karar aldı. Yakın geçmişte yağmur gibi ceza yağdırdığı Google, Facebook ve Amazon gibi ABD’li büyük teknoloji şirketlerine şimdi de yeni vergiler getirecek.
Avrupa yapıyor, o zaman biz neden yapmayalım?